top of page
  • Fuat Can Çalışkan

Neden Black Mirror’ı İzliyoruz?


Her bölümünde teknolojinin beklenmedik bir yöne gitmesi ve kötü sonuçlara varmasını sergileyen Black Mirror’ı neden izliyoruz? Her bölümde ana karakterlerin acı çekmesini sergileyen bir şov bizi neden bu kadar cezbediyor?

Black Mirror trajedi üstüne trajedi sunuyor biz seyircilere. Her trajedide de olduğu gibi bu trajedileri izlerken bizler acıma, korku ve sonrasında gelen katarsis (duygu boşalımı) duygularıyla tatmin oluyoruz. Trajedileri izlerken karakterlere acıyor, sonrasında olabilecekler hakkında korkuyor, benzer şeylerin bizim dünyamızda olmasından endişeleniyoruz. Bu ve benzeri duygu silsilesini yaşadığımızda da katharsis yaşamış olmanın hazzına varıyoruz. Katarsisi biraz açmak gerekirse, en basit tabiriyle, duyguyu bastırmak veya geçiştirmektense yaşamak diyebiliriz. Bu yüzden bazı kaynaklarda duygu boşalımı olarak da açıklanmaktadır.


Antik Yunan filozofu Aristo’nun Poetika adlı eserinde de benzer bir duruşu görüyoruz. Bu eserinde Aristo trajediler üzerine teorisini açıklamıştır. Aristo da trajedilerin asıl çekiciliğinin yaşattığı acıma duygusu ve korku duygusundan kaynaklandığını ve sonunda ulaşılan bu duyguların katharsisinin de asıl amaç olduğunu dile getirmiştir. Buna paralel olarak bu duyguları yaşamanın onlardan arınmak olduğunu ve bunun da bizim iyiliğimize olduğunu da savunmuştur.

Peki gerçek hayatta trajedileri duymaktan hoşlanmazken neden Black Mirror hoşumuza gidiyor?

Bunun temel sebeplerinden biri karakterler ve yaşadıkları trajedinin dengesizliği, tutarsızlığıdır. Örneğin ilk bölümde başbakan bir domuzla ilişkiye girmek zorunda kalır ancak kaçırılan kızın çoktan salındığını; başka bir bölümde bir adamın hoşlandığı kız için tüm parasını harcadığını ama kızın ortalıktan kaybolduğunu ardından aynı adamın nefretini kustuğu sistemin bir çarkı olduğunu görüyoruz. Başka bir bölümde bir suçlunun cezalandırıldığını, her gün hafızasının silindiğini görüyoruz ama öte yandan bunun eğlence parkına dönüştürüldüğünü de görüyoruz. Bu gibi tutarsız ve dengesiz trajedi unsurlarına Black Mirror bir malzeme daha ekliyor, yetersiz katarsis.

Black Mirror’ın önemli başka bir unsuru da tam bir bitmişlik hissi vermemesi, dolu dolu bir katarsis yaşamaya imkan sağlamamasıdır. Her bölüm sonunda bizlere eksik kalmış bir şeyler var diyen hisle bırakır. Acıma ve korku duygularını bizlere doyasıya yaşatan bu trajedi katharsis konusunda yeterli alan sunmaz bizlere. İşte bu da bizlere farklı ve çekici gelen yanlarından biridir. Diğer alışkın olduğumuz yapımlarda olan “vay be” dedirten olaylara rağmen alıştıran ve bize alan açan özelliklere sahip değildir Black Mirror. Belki de bu yüzden daha samimi geliyordur bizlere. Hayat genelde bizlere alışmak için alan açmıyor. Bizim o alanı yaratmamız gerekiyor. Belki de bu yönüyle bizleri cezbediyordur.

Kendinize İyi Bakın.

Kaynaklar:

Poetics, Aristotle

49 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page