top of page

Arama Sonuçları

"" için 149 öge bulundu

  • Dünya Ruh Sağlığı Günü

    10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü ruh sağlığı eğitimi, farkındalık ve sosyal stigmaya (utanç) karşı çalışmalar için oluşturulmuş bir gündür. İlk kez 1992 yılında 150'den fazla ülkede kutlanmıştır. Her sene farklı bir tema seçilen bu güne bu sene "İş Yerinde Ruh Sağlığı" teması atfedilmiştir. Peki iş yerinde ruh sağlığı derken neleri kastediyoruz? İş yerlerinde yaşamımızın önemli bir kısmını geçirdiğimizi göz önüne alırsak, iş yerindeki ortamın ve ilişkilerin genel ruh sağlığımız üstünde büyük bir etkisi olduğunu rahatlıkla görebiliriz. İş yerlerindeki stres, takdir edilme, rekabet şiddeti, mobbing seviyesi veya varlığı, aidiyet hissi, iş saatleri, yoğunluğu ve benzeri birçok etmeni içine alan bir bütünü kastederiz iş yeri ruh sağlığı dediğimizde. Bu sene de Dünya Ruh Sağlığı Günü bu sınıftaki etkenlere dikkat çekmek için çabalamakta. Kendinize İyi Bakın. #DünyaRuhSağlığıGünü #WorldMentalHealthDay #MentalHealth #RuhSağlığı #Farkındalık #Terapist #KognitifTerapi #DavranışçıTerapiler #BilişselDavranışçıTerapi #DiyalektikDavranışTerapisi #BilişselVaroluşTerapisi #Terapi #Psikoterapi #KabulveKararlılıkTerapisi #İşYeri #Sağlık #ÖnemliGünler #İşYerindeRuhSağlığı #MentalHealthinWorkplace #Mobbing #Stres #Aidiyet #Güven #Özgüven #TakdirEdilme #Rekabet #Yoğunluk #Ortam #Etkileri #2017 #10Ekim #10Ekim2017 #October10th #10October

  • Adele-River Lea Alegorisi Gölgesinde Geçmiş ve Yaşantılar

    Adele’in bu şarkısı ilk bakışta ayrılık ve ilişki üzerine gibi duyulsa da aslında daha farklı bir yönden de bizlere sesleniyor. Şarkı aslında kim olduğumuzun farkına varmak ve olduğumuz kişiyle barış içinde yaşamak üstüne de bizlere mesaj veriyor. River Lea şarkısını çok seviyorum. Hareketli tınısı ve nabız gibi olan ezgisi hoşuma gidiyor. Aynı zamanda Adele bizlere canlı bir resim çiziyor. Betimlediği yosunları ve kökleri görür gibi oluyor insan şarkıyı dinlerken. Geçen gün bu şarkıyı dinlerken varoluşçu bakış açısından ne kadar da dolu olduğunu fark ettim şarkının. Ardından da biraz düşünce seli geçti aklımdan. Şarkıda Adele “River Lea”yi (Lea Nehri, Adele’in büyüdüğü kent, Tottenham’a yakın bir nehir) bizlere bir imge olarak sunuyor. Nehir, Adele’in kendi hatalarını, büyüdüğü şehre ve çevreye atfetmesini sembolize ediyor. Sanırım bu konuda birçoğumuz Adele ile empati kurabilir zira bunu çoğumuz zaman zaman yapıyoruz. Hepimiz ebeveynlerimizi, kardeşlerimizi, büyüdüğümüz şehri/koşulları veya arkadaşlarımızı kötü davranışlarımız, alışkanlıklarımız veya güven sorunlarımız için suçlamaya yatkınız. Şarkının ilk kısmında Adele gene tanıdık bir insan figürünü çiziyor bizlere. “Seni hayatıma alır da benim sahteliğimi fark edersin diye ölesiye korkuyorum” diyor bizlere. Adele sakladığı bazı şeyler olduğunun farkında ve bu tarafının ortaya çıkmasını istemiyor. Aslında burada çoğumuzun sıklıkla yaptığı bir hataya düşüyor. Kendisinin bozuk, hatalı bir birey olduğunu düşünüp bunu saklamaya çalışıp ona göre bir hayat kuruyor kendisine. Ancak çok temel bir yanlışı var burada, hepimizin farklı zamanlarda ortaya çıkan farklı tarafları vardır. Ailemizin yanında farklı bir biz sahneye çıkarken, işyerinde, romantik ilişkimizde, arkadaşlarımız arasında farklı bizler sahneye çıkar. Bu "biz"lerin hiçbiri, doğası gereği bozuk ya da hasarlı değildir. Sadece uygun ortamlarda ortaya çıkmaları ve uygun olmayan ortamlarda kendilerini geride tutmaları uygun düşer. Bizim bunu fark etmemiz de adapte olma becerimizi geliştirecek ve bizi daha güçlü ve özgür kılacaktır. Şarkının ilerleyen kısmında Adele “Nehri” suçlamaya başlar. “Çocukken Lea Nehrinin yanında büyüdüm. Suda bir şey vardı, şimdi benim içimde bir şey var.” Burada Adele nehirde olan “şeyin” kendisine geçtiğini söylüyor. Yani aslında nehrin bugünkü Adele’deki etkisinin büyüklüğünü anlatıyor bizlere. Bu iki satırda Adele geçmişini suçluyor. Sonraki iki satırda ise Adele’in çırpınışını dinliyoruz, “geri dönemem, ama parmaklarımdan yosunlar çıkıyor ama nehre geri dönemem”. Devamında ise Adele’in “köklerimde, damarlarımda, kanımda” sözleriyle ne kadar da derinlerde bu izleri yaşadığını duyuyoruz. Burası sanırım acısını en çok yansıttığı yerlerden biri. Şarkının devamında gelecekte de böyle olacağını bizlere bildiriyor ve şimdiden özür diliyor Adele. Bir bakıma bu şekilde devam edeceğini söylüyor ve boğuşmasına devam ediyor. Kendinize İyi Bakın. Şarkı Sözleri: Everybody tells me it's 'bout time that I moved on And I need to learn to lighten up and learn how to be young But my heart is a valley, it's so shallow and man made I'm scared to death if I let you in that you'll see I'm just a fake Sometimes I feel lonely in the arms of your touch But I know that's just me cause nothing ever is enough When I was a child I grew up by the River Lea There was something in the water, now that something's in me Oh I can't go back, but the reeds are growing out of my fingertips I can't go back to the river But it's in my roots, in my veins It's in my blood and I stain every heart that I use to heal the pain Oh, It's in my roots, in my veins It's in my blood and I stain every heart that I use to heal the pain So I blame it on the River Lea, the River Lea, the River Lea Yeah I blame it on the River Lea, the River Lea, the River Lea I should probably tell you now before it's way too late That I never meant to hurt you or lie straight to your face Consider this my apology, I know it's years in advance But I'd rather say it now in case I never get the chance No I can't go back, but the reeds are growing out of my fingertips I can't go back to the river But it's in my roots, in my veins It's in my blood and I stain every heart that I use to heal the pain Oh, It's in my roots, in my veins It's in my blood and I stain every heart that I use to heal the pain So I blame it on the River Lea, the River Lea, the River Lea Yeah I blame it on the River Lea, the River Lea, the River Lea So I blame it on the River Lea, the River Lea, the River Lea Yeah I blame it on the River Lea, the River Lea, the River Lea River Lea, River Lea River Lea, River Lea River Lea, River Lea River Lea, River Lea The River Lea-Lea-Lea-Lea The River Lea-Lea-Lea-Lea The River Lea-Lea-Lea-Lea The River Lea-Lea-Lea-Lea #Adele #RiverLea #Geçmiş #Yaşantılar #Terapist #KognitifTerapi #DavranışçıTerapiler #BilişselDavranışçıTerapi #DiyalektikDavranışTerapisi #BilişselVaroluşTerapisi #Terapi #Psikoterapi #KabulveKararlılıkTerapisi #Nehir #Alegori #HayatBoyu #Gelişim #Suçlama #Varoluş

  • Neden Black Mirror’ı İzliyoruz?

    Her bölümünde teknolojinin beklenmedik bir yöne gitmesi ve kötü sonuçlara varmasını sergileyen Black Mirror’ı neden izliyoruz? Her bölümde ana karakterlerin acı çekmesini sergileyen bir şov bizi neden bu kadar cezbediyor? Black Mirror trajedi üstüne trajedi sunuyor biz seyircilere. Her trajedide de olduğu gibi bu trajedileri izlerken bizler acıma, korku ve sonrasında gelen katarsis (duygu boşalımı) duygularıyla tatmin oluyoruz. Trajedileri izlerken karakterlere acıyor, sonrasında olabilecekler hakkında korkuyor, benzer şeylerin bizim dünyamızda olmasından endişeleniyoruz. Bu ve benzeri duygu silsilesini yaşadığımızda da katharsis yaşamış olmanın hazzına varıyoruz. Katarsisi biraz açmak gerekirse, en basit tabiriyle, duyguyu bastırmak veya geçiştirmektense yaşamak diyebiliriz. Bu yüzden bazı kaynaklarda duygu boşalımı olarak da açıklanmaktadır. Antik Yunan filozofu Aristo’nun Poetika adlı eserinde de benzer bir duruşu görüyoruz. Bu eserinde Aristo trajediler üzerine teorisini açıklamıştır. Aristo da trajedilerin asıl çekiciliğinin yaşattığı acıma duygusu ve korku duygusundan kaynaklandığını ve sonunda ulaşılan bu duyguların katharsisinin de asıl amaç olduğunu dile getirmiştir. Buna paralel olarak bu duyguları yaşamanın onlardan arınmak olduğunu ve bunun da bizim iyiliğimize olduğunu da savunmuştur. Peki gerçek hayatta trajedileri duymaktan hoşlanmazken neden Black Mirror hoşumuza gidiyor? Bunun temel sebeplerinden biri karakterler ve yaşadıkları trajedinin dengesizliği, tutarsızlığıdır. Örneğin ilk bölümde başbakan bir domuzla ilişkiye girmek zorunda kalır ancak kaçırılan kızın çoktan salındığını; başka bir bölümde bir adamın hoşlandığı kız için tüm parasını harcadığını ama kızın ortalıktan kaybolduğunu ardından aynı adamın nefretini kustuğu sistemin bir çarkı olduğunu görüyoruz. Başka bir bölümde bir suçlunun cezalandırıldığını, her gün hafızasının silindiğini görüyoruz ama öte yandan bunun eğlence parkına dönüştürüldüğünü de görüyoruz. Bu gibi tutarsız ve dengesiz trajedi unsurlarına Black Mirror bir malzeme daha ekliyor, yetersiz katarsis. Black Mirror’ın önemli başka bir unsuru da tam bir bitmişlik hissi vermemesi, dolu dolu bir katarsis yaşamaya imkan sağlamamasıdır. Her bölüm sonunda bizlere eksik kalmış bir şeyler var diyen hisle bırakır. Acıma ve korku duygularını bizlere doyasıya yaşatan bu trajedi katharsis konusunda yeterli alan sunmaz bizlere. İşte bu da bizlere farklı ve çekici gelen yanlarından biridir. Diğer alışkın olduğumuz yapımlarda olan “vay be” dedirten olaylara rağmen alıştıran ve bize alan açan özelliklere sahip değildir Black Mirror. Belki de bu yüzden daha samimi geliyordur bizlere. Hayat genelde bizlere alışmak için alan açmıyor. Bizim o alanı yaratmamız gerekiyor. Belki de bu yönüyle bizleri cezbediyordur. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Poetics, Aristotle #2017 #BlackMirror #Film #Dizi #İnceleme #Katarsis #Catharsis #Aristotle #Trajedi #Psikoloji #Felsefe #KabulveKararlılıkTerapisi #Terapist #KognitifTerapi #DavranışçıTerapiler #BilişselDavranışçıTerapi #DiyalektikDavranışTerapisi #BilişselVaroluşTerapisi #Terapi #Psikoterapi

  • Harry Potter Evreninden Bir Karakter: Newt Scamander

    Bu yazımda bir değişiklik yapmak istedim. Bir filmi ana karakterini ele almaya karar verdim. Harry Potter serisinin spin-off’u (yan serisi) “Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar” filminin ana karakteri Newt Scamander hakkında biraz fikir belirtmek istiyorum. Belki izlemişsinizdir, izlemediyseniz izlemenizi öneririm. İlk film olduğu için Harry Potter serisini bilmeseniz de takip edebilirsiniz konuyu. Filmin ana karakteri Newt bizlere çok taze bir karakter profilini sunuyor. Genelde ana karakter olarak görmeye alışkın olmadığımız bir tiplemeyi bizlere sunuyor. Bu tipleme diğer fantastik filmlerde olduğu gibi güçlü, saldırgan ve sorunları fiziksel veya doğa üstü güçleriyle çözen bir karakterden çok farklı bir karakter sunuyor. Kahramanımız empatik, sessiz, içine kapanık (hatta sosyal becerileri zayıf) ama kendi kendine yetebilen bir erkek rol modeli sunuyor. Filmde fantastik (doğaüstü) canavarları koruyan ve onlarla iletişimi iyi olan (empati kurabilen) Newt birçok fantastik canavarın bakımını da üstleniyor. Onları yanında taşıdığı valizinin içindeki habitatlarında saklıyor. Bu canavarların çoğundan insanların korkmasına karşın Newt onları anlayabiliyor ve onlarla empati kurabiliyor. Kişiliğinin bu tarafının paralel yansımasını diğer insan ilişkilerinde de görebiliyoruz. Amerikan büyücü toplumu no-maj’leri (muggle, büyü toplumundan olmayan insanlar) ötekileştirirken ve onlarla iletişimi yasaklarken Newt bunu da eleştiriyor (hatta bu tutumu gerici olarak tanımlıyor) ve hikâyenin başlarından itibaren bir no-maj ile yakın bir arkadaşlık kuruyor. Burada sosyal iletişim becerileri zayıf olan Newt’ün ötekileştirilmiş karakterlerle empati kurup onlarla anlaşabildiğini görüyoruz. Sosyal becerilerin zayıflığından çokça bahsettim. Peki bunlar neler? Newt film boyunca kişilerle göz temasından kaçınıyor, konuşurken genelde önüne veya aşağı bakıyor, başkalarının verdiği alt metin mesajları kaçırıyor, yüksek empati becerilerine rağmen arkadaş edinme ve tanışmada sıkıntı yaşıyor. Dokunulmaktan da zaman zaman hoşlanmadığına dair tepkiler veriyor. Bu özellikler de gene onu ayıran yanlardan. Çoğu erkek kahraman zayıflık göstermez veya zayıflıklarına rağmen maskülen tavırları çoğunlukta olsa da Newt söz konusu olunca durum değişiyor. Newt duyguları ve hassaslığıyla ön plana çıkan bir karakter oluyor. Newt’te gördüğümüz özellikleri zaman zaman çoğu insan sergilemekte. Ancak buna tezat olarak bu tür tiplemeleri çoğunluk normal bulmamakta ve garip olarak nitelendirmekte. Ana erkek karakterde erk ve güç arayan, duygusallık ve kırılganlık istemeyenler daha yaygın. Bu yüzden ki bazı film eleştirmenleri Newt karakterini silik olarak tanımlıyor. Bu da ataerkil kültürün beslediği ve beslendiği bir durumla sonuçlanıyor. Fantastik filmlerde de ataerkil düzeni görmeye devam ediyoruz (Wonder Woman çekilene kadar kaç tane kahraman filmi çekildi). Özetle Newt’e benzeyen karakterleri dışlamaktansa onları da benimsemek toplumsal gelişim ve eşitlik için değer taşıyor. Günümüzdeki trend dışadönük ve mutlu olma fikrini sürekli desteklese de içedönük taraflarımız var ve onları kucaklayabilmek önemli. İçedönük veya melankolik veya kaygılı veya mutsuz tarafınız sizin düşmanınız değil sizin çok doğal bir parçanızdır. Bu düşünceyi destekleyen ve bizlere sunan nice film karakteri görme dileğiyle. Kendinize İyi Bakın. #HarryPotter #SosyalHayat #SosyalBeceri #Sosyal #Tipleme #Karakter #FantastikCanavarlarNelerdir #NewtScamander #Empati #Ötekileştirmek #İletişim #Film #SpinOff #Muggle #Ataerkil #Dışadönük #İçekapanık #Normal #Erkek #Hassas #Duygu #Zayıflık #Problem #Sorun #AnaKarakter #JKRowling #Psikoloji #KarakterAnalizi #Kadın #CinsiyetRolleri

  • Öfkemizi Boşaltmak Öfke Kontrolünde Yararlı Mıdır?

    Kısa cevap, hayır. Peki neden? Öfke duygusunu arada bir boşaltmanın iyi gelebileceğini düşünenler olabilir. Bu birikimi uygun ortamlarda boşaltıyor olmanın gelecekte daha az öfkelenmeyle sonuçlanacağını da varsayıyor olabilirsiniz. Ancak durum böyle değil. Öfke duygusu genellikle yaratılan imkansızlık sonucu ortaya çıkan bir duygudur. Altında kabul edemeyiş vardır. Kişi önünde olanı, kendisine yapılanı veya gözlemlediği durumu kabul edemez ve bunların yaşandığı gerçeğini inkara girişir. Böyle olamaz, olmamalı düşünceleriyle de kendisine öfkeyi yaratır. Bu öfke ile baş etmedeki en önemli adım farklı olabilirlikleri kabul ederek yola çıkmaktır. Bizim doğrularımız ve hayata bakış açımızla uyumsuz olan durumları reddetme ve inkar etmeyi genelde alışkanlık edinmişizdir. Bu alışkanlığın faturası olarak da kendimize zaman zaman öfke yaşatırız. Kendi gerçekliğimizle ve duruşumuzla uyumsuz olan olaylara karşı memnuniyetsizlik yaşamak, mutsuzluk yaşamak çok doğal bir duygu iken kendimize seçeneksizlik yaratıp tek seçeneğin kendi bildiğimiz olduğunu iddia edip sinirleniriz. 1970’lerde öfke boşaltmanın öfke kontrolünde iyi geleceğini varsayan terapistler buna uygun çalışmalar yapıyorlardı. Danışanları ile beraber uygun ortamlarda danışanlarını öfkelerini boşaltmak için teşvik ediyorlardı. Zaman zaman seans sırasında oyuncağa öfke boşaltma gibi uygulamalar da yapıyorlardı. Ancak günümüzde biliyoruz ki bu gibi uygulamalar beklenenin aksi bir sonuç veriyor bizlere, öfkenin azalmasındansa artması ile sonuçlanıyor. Bunun açıklaması aslında beynimizde gizli. Her öfkelendiğimizde bu duyguya eşlik eden düşünce ve davranışları da beslemiş oluyoruz. Yani her öfkelenmede bu duygumuzu körüklüyor, böyle hissetmeye deyim yerindeyse alışıyoruz. Bu öfke yaşantısının her dışa vurumu bizim öfkemizi boşaltmaktansa yeni öfkelenmelere zemin oluyor. Kaynaklar: Deffenbacher, J. L. (2016). A review of interventions for the reduction of driving anger. Transportation research part F: traffic psychology and behaviour, 42, 411-421. Ellis, A. (2017). Anger: How to live with and without it. Citadel. #Öfke #ÖfkeKontrolü #Alışkanlık #Tekrar #Beyin #Nöroloji #Uyumsuz #BVT #Terapist #KognitifTerapi #DavranışçıTerapiler #BilişselDavranışçıTerapi #DiyalektikDavranışTerapisi #BilişselVaroluşTerapisi #Terapi #PsikolojikDanışman #Psikoloji #Psikoterapi #Psikolog #AlbertEllis #İzmir #izmir #FuatCanÇalışkan #BakışAçısı #Seçenekler #Seçeneksizlik #KabulEdilemez #Kabullenme #KabulEtmek #Kabuliyet #KabulveKararlılıkTerapisi

  • Psikoterapiler ve Farklı Yaklaşımlar

    Farklı yaklaşım ve felsefeler her türlü alanda olduğu gibi psikoterapi alanında da kendilerine yer bulmuşlardır. Özellikle insan psikolojisi ile ilgili farklı öncülerin farklı duruşları olması bu alandaki çeşitliliği arttırmıştır. Bilimin gelişmesi ve araştırma, ölçme metotlarının zenginleşmesiyle beraber farklı yaklaşımlar da daha detaylı incelenebilmiş ve karşılaştırılabilmiştir. Psikoterapi Nedir? Periyodik görüşmelerde kişinin değişimini ve uyum becerisinin geliştirilmesini hedefleyen psikolojik metotların kullanılmasıdır. Psikoterapi kişinin iyi olma halinin ve ruh sağlığının geliştirilmesini hedefler. Kullanılan metotlar terapistin eğitim geçmişine ve benimsediği yaklaşıma göre değişiklik göstermektedir. Peki Hangisi? Üçüncü nesil bilişsel davranışçı terapilerin tutuluyor olması ve her geçen gün daha çok yaygınlaşıyor olmasını üç temel duruş ile açıklayabiliriz. Bu üç nokta bu bilişsel davranışçı terapilerin ortak noktalarını da temsil etmektedir. Günümüzü sadece geçmişin belirliyor olduğuna dair katı inancı desteklemez. Şüphesiz ki geçmiş günümüzü etkiler ancak bu etkiyi büyütmekten kaçınmak önemlidir. Büyük ölçüde kendi kişisel karar ve duruşumuz ile geçmişin şu an üstümüzdeki ve geleceğimizdeki etkilerini biz yönlendirebiliriz. Buna dair en somut örneklerden biri benzer şartlardan ve yaşantılardan gelen insanların farklı durumlara sahip olmasıdır. Zaman zaman kardeşleri, hatta ikizleri bile çok farklı noktalarda, çok farklı bakış açılarına sahip olarak görürüz. Çünkü kendi varoluşumuzu ve kendi kararlarımızı kendimiz alırız. Direksiyon başındakiler bizlerizdir. Kontrolü almak elimizdedir. Kontrolü bırakmak da öyle. Sadece farkında olmak ve iç görü sahibi olmak değişim için yeterli değildir. Geçmişte yaşanmış bir olayın günümüze olan yansımalarını ve etkilerini görmek değişimi sağlamak için tek başına yeterli değildir. Bunun yanı sıra günümüzdeki yaşantı üzerine de odaklanılmalı ve buradaki tutum ve davranışlarda değişikliğe gitmek önemlidir. Günümüzdeki örüntülerin farkına varıp alternatifler üretmek ve terapi sırasında bu alternatifler üstünde çalışmak faydalıdır. Diğer yandan geçmişteki neden ve olayların içini çok açmak, geçmişe yönelik duruşumuzu magazin programcısı gibi belirlemek yarardan ziyade zarar ile sonuçlanabilir. Biz değil bilinçaltı yönetir, inanışına karşı çıkar. Yaygın popüler inanışın aksine, bilinçaltının final karar mekanizması olmadığını savunur. Bireyin bilinçli seçimlerinin önemini vurgular, seçim noktalarındaki duruşumuza odaklanır. Freud’un da dediği gibi “Puro bazen sadece bir purodur”. Her zaman davranışların altında gizli ve kontrol dışında bir anlam arayan duruşa karşı çıkar. Bu savlarını her geçen gün yeni araştırmalarla destekleyebiliyor oluşu çoğu noktada üçüncü nesil bilişsel davranışçı terapileri kendi ailesinden olan diğer terapilerin de önüne geçirebilmektedir. Kendinize İyi Bakın. #PsikolojikDanışman #PsikolojikBozukluklar #Psikoloji #Psikoterapi #Psikolog #izmir #İzmir #FuatCanÇalışkan #Terapist #KognitifTerapi #DavranışçıTerapiler #BilişselDavranışçıTerapi #DiyalektikDavranışTerapisi #BilişselVaroluşTerapisi #Terapi #KabulveKararlılıkTerapisi #3Nesil #ACT #CBT #BVT #DBT #CT #SeçimNoktası #ChoicePoint #Yarar #Zarar #Etkili #İnanç #Geçmiş #Bilinçaltı #İçGörü #FarkındaOlmak #Felsefe #Yaklaşım #RuhSağlığı #Uzman #BilinçliFarkındalık #Mindfulness #MBCT

  • 47. Avrupa Davranış ve Kognitif Terapileri Birliği Kongresi

    47. AVRUPA DAVRANIŞ VE KOGNİTİF TERAPİLERİ BİRLİĞİ KONGRESİ 47th CONGRESS OF THE EUROPEAN ASSOCIATION FOR BEHAVIOURAL AND COGNITIVE THERAPIES 13 - 16 EYLÜL 2017 / LJUBLJANA - SLOVENYA 47. Avrupa Davranış ve Kognitif Terapileri Kongresini bu sene Türkiye'den Prof. Mehmet Sungur'un dernek başkanlığını yaptığı Kognitif ve Davranış Terapileri Derneği düzenliyor. Alandaki gelişmeler ve farklı sesleri duymak adına çok faydalı olan bu tipte etkinlikler, bilimsel çalışmaların da ilerlemesine katkıda bulunuyor. Kümülatif bilginin çok büyük önem taşıdığı bilim camiasında gerek araştırmacılar gerek uygulayıcılar gerek alandan olan her türlü personel sağlıklı bir iletişime sahip olmadığı takdirde alanın gelişmesine de katkı sağlamayacaktır. Bu sene Bilişsel Davranışçı Terapilerin yayılmasının yanı sıra iyi bir uygulamanın önemini de göz ardı etmemenin önemini vurgulayan bir tema seçilmiş, "yaygınlaşma ile iyi uygulamayı buluşturmak". Özellikle iyi uygulama yapmayan ve psikoterapinin yanlış tanınmasına vesile olan insanların olduğu, sahte terapistlerin olduğu bu zamanlarda tema çok uygun olmuş. Arkadaşımla katılacağım kongre için sabırsızlanıyorum :) Kendinize İyi Bakın. #MehmetSungur #47AvrupaDavranışveKognitifTerapileriKongres #AvrupaDavranışveKognitifTerapileri #Kongre #AlanaDair #Terapi #PsikolojikDanışman #Psikoloji #Psikoterapi #Psikolog #CONGRESSOFTHEEUROPEANASSOCIATIONFORBEHAVIOUR #EABCT #Terapist #KognitifTerapi #DavranışçıTerapiler #BilişselDavranışçıTerapi #KabulveKararlılıkTerapisi #BilişselVaroluşTerapisi

  • 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

    Ne çocuk gelin, ne çocuk damat, ne çocuk işçi... Çocukların sadece çocuk olduğu bir dünya dileğiyle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun. #23Nisan #UlusalEgemenlikveÇocukBayramı #ÇocukGelin #ÇocukDamat #Çocukİşçi #Çocuk

  • Yoga Etkili Bir Antidepresan Olabilir Mi?

    Fiziksel, zihinsel ve ruhani egzersizler bütünlüğünden oluşan yoga Hindistan kökenlidir. Batı dünyasıyla günümüzdeki bağlamda buluşması 19. yüzyılın ortalarına dayanmaktadır. Zaman içerisinde insanlar üstündeki zihinsel ve fiziksel etkileri çeşitli araştırmalarla ortaya konmuş ve yararcı bir tutumla da popülaritesi artmıştır. Yakın zamanda yapılan iki farklı araştırma da yoganın zihinsel faydalarına biraz daha ışık tutmuştur. Yogayı denemek isteyenler veya hayatına dahil etmek isteyenler için bu araştırmalar da karar vermelerinde etkili olabilir. Zira bu araştırmalarda yoga vesilesiyle orta şiddetteki depresyonun azalma gösterdiği gözlemlenmiştir. Araştırmalardan ilki 38 yetişkin ile yapılmış. Katılımcılar orta şiddette depresyon belirtileri göstermekte olan kişiler arasından seçilmiş. Bu kişiler aynı zamanda hiçbir depresyon tedavisi (antidepresan, psikoterapi, rahatlatıcı bitkiler) görmeyenler arasından seçilmişler. Sekiz hafta boyunca haftada iki kez buluşup bir buçuk saat yoga yapan deney grubu araştırmanın sonunda depresyon semptomlarında azalma göstermiştir. Araştırmacılar deneyin küçük bir grup üstünde yapılmasına karşın umut vaat eden sonuçlar ortaya koyduğunu belirtiyorlar. İkinci araştırmada ise 32 klinik depresyon tanılı kişi ile çalışılmış. Katılımcılar haftada iki veya üç kez yoga yapmak için buluşmuşlar ve aynı zamanda haftanın kalanında da ev ödevi olarak da yoga yapmaya devam etmişler. Araştırma sonunda katılımcılarda depresif semptomların azaldığı gözlemlenmiş. Bu iki araştırmaların yanı sıra, iki sene önce yapılmış başka bir araştırma da depresyonla ilintili olmasa da yoganın terapistlerin mesleki yaşamlarını ve kişisel yaşamlarını iyileştirdiğini gözlemlemiş. Araştırmaya katılan psikoterapistler kendi hayatlarında daha dengede ve kontrolde olduklarını ve bunu da yogaya borçlu olduklarını raporlamışlar. Bilinçli farkındalık temelli stres azaltma programında da kendine yer bulan yoganın yıllardır kullanıldığı ve farklı faydalarının gözlemlendiği reddedilemez bir gerçek. Ancak bu faydaların ölçüsü ve oranı kişiden kişiye farklılık göstermekte. İlerleyen başka araştırmalar depresyondaki etkilerini daha net gösterebilecek sonuçlara ulaşabilir belki ancak şimdilik herkes için aynı etkileri göstermesini beklemek gerçekçi olmayacaktır. En basitinden bazılarımız içe dönme ile rahatlayabilirken bazılarına bu hiç de hoş gelmeyebilir; hepimizin tercihleri farklı sonuçta. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Prathikanti, S., Rivera, R., Cochran, A., Tungol, J. G., Fayazmanesh, N., & Weinmann, E. (2017). Treating major depression with yoga: A prospective, randomized, controlled pilot trial. PloS one, 12(3). Streeter, C. C., Gerbarg, P. L., Whitfield, T. H., Owen, L., Johnston, J., Silveri, M. M., Gensler, M., Faulkner, C.L., Mann, C., Wixted, M., & Hernon, A. M. (2017). Treatment of Major Depressive Disorder with Iyengar Yoga and Coherent Breathing: A Randomized Controlled Dosing Study. The Journal of Alternative and Complementary Medicine, 23(3), 201-207. Valente, V., & Marotta, A. (2005). The impact of yoga on the professional and personal life of the psychotherapist. Contemporary Family Therapy, 27(1), 65-80. #Yoga #Antidepresan #Depresyon #PsikolojikBozukluklar #Psikoloji #Psikoterapi #Psikolog #İzmir #izmir #PsikolojikDanışman #KognitifTerapi #Terapist #BilinçliFarkındalık #Semptom #KendiniKorumak #Sağlık #Bilimsel #Egzersiz

  • Depresyondayken neleri kaybediyoruz?

    Depresyondayken yaşadığımız bazı kayıplar olmakta. Bu kayıplarla ilgili bir yas sürecine girmemiz de oldukça mümkün. Hatta bu yas süreci vesilesiyle kendi depresyonumuzu yoğunlaştırıp daha katmerli hala getirebiliriz. Peki nelerdir bu yaşadığımız kayıplar? Depresyonun doğası gereği bu durumda olan kişiler kendilerini enerjisi düşük ve pasif hissederler. Hayattan da kendi el ayaklarını çekerler. Bunlar vesilesiyle de kendi hayatlarında karşılaşabilecekleri fırsat ve şansları kaçırabilirler. Hayatlarını dolu dolu yaşayamaz ve sevdikleriyle vakit geçiremezler. Kopuk geçirdikleri zamanların onlara faturası farklı yerlerden de kesilebilir. Sahip oldukları bazı şeyleri (arkadaşlıktan, işyerinde sahip olunan pozisyona kadar geniş düşünebilirsiniz) kaybedebilirler. Yine depresyonun doğası gereği çok ilginç bir şey yaşanabilir burada. Kişiler kendilerinin zaten bu kaybettiklerini hak etmediklerini düşünebilirler. Bu kaybı hak ettiklerini varsayabilirler. Zaten değersiz olduklarına dair sahip oldukları inançları bu olanlarla güçlendirebilirler. Bir yerde kendilerinden bekledikleri tarzda bir başarısızlık sergilediklerini düşünüp kendi karamsar düşüncelerine daha sıkı sarılabilirler. Diğer yaşanabilecek bir olasılık da kendilerine kızmaları olacaktır. Kişiler bu kayıplardan ötürü kendilerini suçlayıp kendilerine kötü davranabilirler. Karamsarlık yerine kendilerine karşı öfkeyle dolup kendilerini bu yolla da daha da mutsuz etmeyi başarabilirler. Göreceğiniz üzere bu kayıplarla baş ederken kişiler kendilerine daha da zarar verebilirler. Kendimizi korumak adına şu önemlidir. Bu hatalara düşerken durup karar noktanızda kendi yolunuzu seçmeye çalışın. Bu yaşanmış kayıpla nasıl baş etmeyi tercih ediyorsunuz? Dolu dolu istediğiniz bir yaşama doğru giden bir yolu seçip bu kayba rağmen neler yapabileceğinize mi bakmayı tercih edersiniz? Yoksa bu kayıp ve bu kaybın acısıyla, pişmanlığıyla kendinizi daha da kötü bir hale mi sürüklemek istersiniz? Kendinize İyi Bakın. #Depresyon #PsikolojikBozukluklar #Psikoloji #Psikoterapi #Psikolog #İzmir #izmir #FuatCanÇalışkan #KabulveKararlılıkTerapisi #Terapist #KognitifTerapi #BilişselDavranışçıTerapi #BilişselVaroluşTerapisi #Kayıp #Öfke #KendiniKorumak #KendiniKoruma #Yas #YasSüreci #Değer #DeğersizHissetme #Süreç #Zaman #Karar #KararVerme #KararNoktası

  • İnsanlar Neden Aldatır?

    Aldatan insanlar yaptıklarını açıklarlarken bir şekilde bunu kendi içinde tutarlı ve mantıklı bir sistemle savunurlar. Bu savunmalarda, “herkesin baktığı birileri vardır, fırsat bulduğunda değerlendirir”, “sen yeterince iyi/ilgili/anlayışlı eş/sevgili olsaydın ihtiyacım olmazdı”, “sadece sohbet ediyoruz, o sayılmaz, zaten ilk o yaklaştı” gibi genellemeler ve dışarıya sorumluluk atan ifadeleri görmek olasıdır. Peki gerçekten sebepler bunlar mıdır yoksa başka ortak özelliklerden de bahsedebilir miyiz? Olgun Olmamak İlişkide sorumluluk sahibi olmamak olarak da görülebilir. Karşınızdaki kişi ilişkide bağlılığın sorumluluğunu alamayacak olgunlukta olabilir. Diğer konularda gösterdiği olgunluğu hayatının bu kısmında göstermiyor olabilir. Ayrıca yaptıklarının sonuçlarını öngörmeyecek bir tutumla yaşıyor olabilir. Başka Alışkanlıklar Karşınızdaki kişinin sağlıklı karar almasında zorlanmasını destekleyen kişisel problemleri olabilir. Alkol/madde kullanımı ve dürtüsellik gibi sorunları olan kişiler karar verirken daha az sürücü koltuğunda dururlar, daha çok akıntı nereye gidiyorsa onu takip ederler. Özgüven Eksikliği Karşınızdaki kendisine güvenmiyor olabilir veya kendinde gitgide beğenmediği özelliklerin arttığını görüyor olabilir. Böyle durumlarda kişiler bununla baş edemeyip ek onay arayışına girebilirler. Başkaları tarafından da beğeniliyor olmayı daha iyi hissetmeye vesile edebilirler. İlişkiyi Bitirme İsteği Karşınızdaki ilişkinize bitti gözüyle bakıyor ve kendisine yeni birisini arıyor olabilir. Sizinle de yüzleşmekten kaçınmış olabilir. Geçmişten Kalan Bağlanma Sorunları Kişinin eski yaşantılarından gelen ilişki izleri bugünkü davranışlarını yönlendiriyor olabilir. Karşınızdaki ilişkilerde karşımdakine güvenemem, zaten zarar görmek kaçınılmaz, ilişkiler bitmelidir gibi farklı inançlara sahip olabilirler. Bunlar ise zamanla kendisini daha belirgin hale getirebilir. Bencillik Kendi kişisel faydasını ve çıkarlarını her zaman öne koymayı tercih ediyor olabilir. Gerçekçi Olmayan Beklentiler İlişkinizden ve sizden ulaşılması zor/imkansız beklentiler içine girmiş olabilir. Sizin 7/24 mutlu/eğlenceli/hevesli olmanızı bekliyor, sevgilisi/eşi hakkında kanun gibi gördüğü zorunluluklara sahip olabilir. “benim sevgilim/eşim … olmalıdır” formunda yargıları çok sayıda ise bu kalıba da sizi oturtamadıkça ilişkiden memnuniyetsiz olacaktır. İnsanların çeşitliliği sınırsız olduğundan bu sebepler de arttırılabilir. Ancak bazı yaygın olanları sizlere sunmaya çalıştım. Kendinize İyi Bakın. #İlişki #Sorumluluk #Bağlanma #Bağlılık #Bencillik #Beklentiler #İletişim #Özgüven #Olgun #İzmir #izmir #Psikoloji #Psikoterapi #Psikolog #FuatCanÇalışkan #Aldatma #Sevgili #Eş #Flört #KendiniKorumak #Bilişsel #BilişselDavranışçıTerapi #BilişselVaroluşTerapisi #KabulveKararlılıkTerapisi

  • Otizm, Susam Sokağı ve Julia

    Julia, otizmli karakter, yıllardır devam etmekte olan bizlerin “Susam Sokağı” olarak bildiğimiz Amerikan yapımı çocuk programı “Sesame Street”de ilk kez dün, 10 Nisan’da yer aldı. Julia 2015 senesinden beri Susam Sokağı basılı serilerinde yer alan bir karakter ancak ilk defa dün televizyon programında da kendisine yer buldu. Bütünleştirme yanlısı insanlarca oldukça pozitif karşılanan bu durum otizm farkındalığını arttıracağı için sevinçle karşılanıyorlar. Julia sayesinde birçok çocuk ve aile otizm hakkında daha çok bilgilenmiş olacak. 2013’te yapılan araştırmalara göre dünya çapında yaklaşık 22 milyon kişiyi etkileyen otizm spektrum bozukluğu erkeklerde kızlara oranla 4-5 kat daha fazla görülen gelişimsel bir bozukluktur. Kendisini sosyal gelişim farklılıkları, iletişim problemleri, tekrarlayan davranışlar ve genel gelişimsel farklılıklarla (ince ve kaba motor beceriler gibi) belli eden bu bozukluk kişilerin tüm hayatını etkilemektedir. Otizmli çocukları olan ebeveynler toplumdaki önyargı ve etiketlemeler ile mücadele etmektedirler. Toplumdaki bireylerin ötekileştiren tavrı da ebeveynlerin üstündeki stresin artmasına vesile olabilmektedir. Bu noktada otizm konusunda tüm toplumun bilinçlenmesi büyük önem taşımaktadır. Genel olarak dünyadaki bütünleştirme trendinin yükselmesi de umutların yükselmesine vesile olmakta. Bütünleştirme trendinden bahsetmişken eğitim sistemindeki bu gibi akımların yerlerinden de bahsetmek istiyorum. Eğitim sistemi içinde üç temel yaklaşım görebiliriz bu konuda. Bütünleştirme, Kaynaştırma ve Ayrıştırma. Bütünleştirme, Kaynaştırma ve Ayrıştırma Nedir? Ayrıştırma yıllar önce başlamış ve günümüzde terkedilmesi uygun bulunmuş bir akımdır. Ayrıştırma akımıyla beraber farklı ihtiyaçları olan kişilerin toplumdan uzaklaştırılması ve kendi sistemleri içinde yaşamalarının daha uygun olduğu savunulmuştur. Ancak bu izole yaşamın hoş olmadığı ve sürdürülebilir olmadığı zamanla farklı çevrelerce kabul edilmiştir. Bu akıma uygun örnekler olarak körler okulunu, farklı ihtiyaçları olanlar özel sınıfını düşünebilirsiniz. Bu ortamlardaki kişiler tam zamanlı ayrıştırma ile eğitim hayatlarına/sosyal hayatlarına devam ederler. Bazı durumlarda bu okulların yatılı olması da bu kişilerin tam zamanlı toplumdan soyutlanmaları haline gelmektedir. Kaynaştırma günümüzde sıklıkla uygulanan bir metottur. Bunun eğitimdeki örneğini çoğu kişi duymuştur. Kaynaştırma öğrencisi diye etiketlenen bir öğrenci biliyor olmanız çok olası. Bu kişiler kaynaştırma eğitim modelinde okuyorlarsa yarı zamanlı özel eğitim odasında yarı zamanlı genel sınıflarda eğitim görürler. İhtiyaçları olduğu düşünülen derslerde özel eğitim odasında farklı bir öğretmen ile ders işler ve diğer derslerde ise arkadaşlarının yanına geri döner. Bu model ayrıştırmaya nazaran daha iyi olmakla birlikte gene de tam ideal model olarak görülmemektedir. Bütünleştirme ise tüm öğrencilerin yararlanabileceği bir eğitim modeli sunar bizlere. Bu modelde evrensel dizayn büyük önem taşır. Kişilerin farklı yolları kullanarak bilgiyi almasına ve sentezlemesine imkan sunar. Evrensel model sıradan eğitim sisteminden çok farklıdır. Öğrencisi sınırlara sokup tek kalıp haline getirmeye çalışmaz. Zenginlik ve farklılıkları önemser, bunlara değer verir. Tüm sınıfın okuma yoluyla veya aynı yolla öğrenmeye zorlanmasının bu modelde yeri yoktur. Öğrenciler derse ve konuya kendi ilgi alanlarını ve kendi becerilerini getirebilmektedir. Değerlendirmeler de sıradan bilindik tek tip değerlendirmelerden oluşmaz. Farklı değerlendirme biçimleri kullanılır, sadece sınavlarla öğrenme ölçülmez, sınıf içi etkinliklerle de sürekli devam eden bir ölçme ve değerlendirme söz konusudur. Bu üç akıma da bakıldığında görülüyor ki bütünleştirmeye dayanan model tüm paydaşlara farklı imkanlar ve zenginlikler sunuyor. Susam Sokağı da bu noktada insanlara büyük bir destek. Yazıda verdiğim videolarını da izlerseniz göreceksiniz ki Julia ile nasıl iletişim kurmanın daha uygun düştüğünü öğrenme imkanı sunuyor bize Susam Sokağı. Farklılıkları kucakladığımız nice günlere. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Hall, T. E., Meyer, A., & Rose, D. H. (Eds.). (2012). Universal design for learning in the classroom: Practical applications. Guilford Press. Meyer, A., Rose, D. H., & Gordon, D. (2014). Universal design for learning: Theory and practice. CAST Professional Publishing. Ozonoff, S., Dawson, G., & McPartland, J. C. (2014). A parent's guide to high-functioning autism spectrum disorder: How to meet the challenges and help your child thrive. Guilford Publications. Julia’nın Youtube Kanalındaki Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=dKCdV20zLMs #Otizm #Farklılıklar #KabulEtmek #KabulveKararlılıkTerapisi #PsikolojikBozukluklar #Psikoloji #Psikoterapi #Psikolog #Haber #Gelişme #GelişimselZorluklar #GelişimselBozukluklar #SusamSokağı #SesameStreet #Julia #Ayrıştırma #Kaynaştırma #Bütünleştirme #FuatCanÇalışkan #İzmir #Uzman #izmir #Trend #Akım #SosyalHayat #SosyalBeceri #TekrarlayanDavranışlar #İletişim #DilGelişimi #Sağlık #Ötekileştirmek #Eğitim #Öneriler #Çocuk

bottom of page