top of page

Arama Sonuçları

"" için 149 öge bulundu

  • Sınav Öncesi Önerileri

    Bugün Liseye Geçiş Sınavına (LGS) birçok öğrenci girecek. Planlanandan çok daha fazla başvuru alan bu sınava öğrenciler tüm beceri ve bilgilerini ortaya koymak için girecek. Liseye Geçiş Sınavı (LGS) için heyecanlanan orta okul öğrencilerinin yanı sıra lise öğrencileri ise üniversite giriş sınavı için heyecanlanıyor. Lise öğrencileri bu sene biraz daha gergin çünkü bu sistem ile ilk defa karşılaşacaklar. Sıklıkla değişen sistem sonucu öğrencileri belirsizlik bekliyor ve maalesef belirsizlikle baş etmekte zorlanan öğrenciler bu sınava birkaç adım geriden başlıyor. Bunun nedeni ise kaygı (sınav kaygısı da buna dahil). Öğrenciler belirsizliğe yükledikleri anlamlar ve çizdikleri kötü senaryolardan korkup kendilerini kaygılandırıyorlar. Bu da onlara kısa ve uzun vadede olumsuz sonuçlarla geri dönebiliyor. En basitinden sınav anında kaygı düzeyleri çok yükselince hatırlayamama, odaklanamama, zihin bulanıklığı, titreme, terleme, bulanık ve sisli görme gibi sorunlar yaşayabiliyorlar. Bununla öğrenci baş edemiyorsa sınav kaygısı için bir uzman yardımına başvurmak yerinde olacaktır. Bir uzman eşliğinde sınav kaygısı üstüne çalışmak ve bununla baş etme yollarını keşfetmek öğrencinin büyük ölçüde yararına olacaktır. Peki bu yeni sınav sistemi nasıl? Kaç sınav ve oturum olacak? Neler soruluyor olacak? Sınavda neler çıkacak? Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tek hafta sonunda, iki oturum olarak uygulanacak. Temel Yeterlilik Testi (TYT) ilk oturum olarak 30 Haziran’da, Alan Yeterlilik Testi (AYT) ise ikinci oturum olarak 1 Temmuz’da yapılacak. TYT saat 10.15’te başlayacak. Adaylara toplam 120 soru yöneltilecek ve 135 dakika süre verilecek. TYT’de Türkçe, sosyal bilimler, temel matematik ve fen bilimleri olmak üzere dört alt test yer alacak. Sorular ortak müfredata dayalı olacak. Türkçe ve matematik testlerinde adaylara 40’ar soru yöneltilecek. Peki sınav öncesi neler yapılabilir? Sınava az kala ne önerilir? Sizlere hem Boğaziçi Üniversitesi lisans ve master mezunu olarak, hem de bir psikolojik danışman olarak sesleniyorum. Sevgili öğrenciler, öncelikle çalışmayı bırakın. Son anda çalıştığınız yeni konular size sorun oluşturabilir. Bunları tam anlayamayabilir ve bunun sonucunda kendinize daha da kaygı yaşatabilirsiniz. Eski konu tekrarı ise son bir hafta kalaya kadar yapılabilir. Ancak son hafta konu tekrarı yapmanızı önermiyorum. Konu tekrarları yapıyor olmak da sizin kaygınızı besleyebilecek bir durumdur. Bunlar yerine son hafta rahatlamaya, dinlenmeye, ailenizle keyifli vakit geçirmeye odaklanın. Enerji topladığınızı düşünün (oyuncular varsa aranızda, bunu cooldown ve mana toplama aşaması olarak görebilir). Normal düzeninizi değiştirmemeye çalışın. Son hafta yeni ve farklı aktivitelerde bulunmayın. Yeni ve farklı şeylerden uzak durun. Belki bir yiyecek size dokunabilir, gittiğiniz yerde rahatsızlanabilirsiniz. Dolayısıyla bu tarz şanssızlıklardan korunmak adına kendi rutininize ve her zamanki düzeninize devam edin. Sınavdan önceki akşam, sınav sabahı fazladan bir gıda veya içecek tüketmeyin. Bir önceki öneriye benzer olarak, kahvaltı yapmaya alışkın değilseniz sınavdan bir-iki hafta önce kahvaltı yapmayı düzeninizin bir parçası haline getirin. Kahvaltıda az şekerli, az karbonhidratlı beslenmeye çalışın. Mümkünse tam tahıllı, lifli gıdalar tüketin. Bunlara alışırsanız sınavda size uzun süre yakıt sağlayacak bir kahvaltıya alışacaksınız demektir. Özellikle sınav sabahı şekerli gıdaları azaltın. Eğer şeker ve karbonhidratı yüksek bir kahvaltı yaparsanız sınavda zorluk yaşayabilirsiniz. Şeker ve karbonhidrat kan şekerini hızlı yükselten ve hızlı düşüren gıdalardır. Bunun sonucu olarak da sınavda hızlıca ve kısa sürede tükenmiş, yorgun ve halsiz hissedebilirsiniz. Önceki akşam sınav hazırlıklarınız tamamlayın. Gereken belgelerinizi kapının yanına hazırlayın, çıkarken almanız için. Giyeceklerinizi hazırlayın. Rahat ettiğiniz bir kıyafet tercih edin. Hava durumu ve sınava gireceğiniz yeri daha önce kontrol edin. Serin olma ihtimaline karşı da hazırlıklı olmak işinize yarayacaktır. Kat kat giyinmeyi tercih edebilirsiniz. Size gerekli olan en az 7 saat uykuyu alın. Sabah kalkacağınız saat de sınav saatine yakın olmamalı. Eğer geç kalkarsanız sınava gittiğinizde hala uykulu olabilirsiniz. Evden çıkarken panik ve heyecan yaşayabilir, kendinizi sınava girmeden yorabilirsiniz. Bu panik ve heyecan halini sınava da taşıma ihtimaliniz olabilir. Bu yüzden evden çıkmayı telaş haline getirmekten kaçının. Sınava girince panik olmayın. Evet, söylemesi çok kolay. Eğer kaygınız çok yükselirse kendinize engel yaratmış olursunuz. Bu yüzden bilinçli farkındalık (mindfulness) egzersizi yapabilirsiniz. Nefesinize odaklanarak, düşüncelerinizin, zihninizdekilerin akıp gitmesine izin verin. Sadece nefesin giriş ve çıkışına odaklanmaya çalışın. Buna kendinizi sınavdan önce alıştırırsanız daha hızlı yapabilirsiniz. Bilinçli farkındalık (mindfulness) egzersizi kalp atışlarınızın yavaşlamasına, sakinleşmenize ve kaygınızın azalmasına yardımcı olacaktır. Bilmiyorsanız atlayın. Bir soru hakkında hiçbir fikriniz yoksa atlayın. Sonra vakit bulduğunuzda geri dönebilirsiniz. Ancak sürenizin daha başlarındayken, testin tamamını veya soruların büyük kısmını görmeden bir soruya odaklanacak olursanız boşuna zaman kaybedersiniz. Bunun yerine, kendinize engel yaratmamak için, süreniz artarsa bilemediğiniz sorulara dönün. Zihniniz bu süre zarfında soruyla ilgili bir şeyler de hatırlayabilir. Bu durum hatırlayamadığınız bir şeyi (şarkı, olay, isim, vb.) bir süre sonra bir anda hatırlamaya benzer. Zihniniz arka planda bu soruyla ilgili bir şeyler çağırmayı başarabilir, bu yüzden soruya sonradan dönmek işinize yarayacaktır. Sınavın bir son olmadığını, bir aşama olduğunu unutmayın. Farklı seçenekleriniz her zaman var. Bir daha girmeyi düşünebilir, gittiğiniz üniversite ve bölümden, istediğiniz başka bir bölüme veya istediğiniz başka bir üniversiteye geçiş yapabilirsiniz. Başarılar. Keyifli tatiller. Kendinize İyi Bakın. #Kaygı #SınavaÇalışmaÖnerisi #ÇocuğumSınavKaygısı #SınavdaBaşarılıOlmak #ÇocuğumSınavdaZorlanıyor #KolaySınavÇalışma #SınavKorkusu #SınavKaygısı #SınavHazırlık #Sınav #SınavaGireceklereÖneriler #KaygıveDepresyon #Belirsizlik #Üniversite #Lise #Sınavı #sınavgünüyapılmasıgerekenler #sınavöncesiyapılmasıgerekenler #sınavöncesineleryapılmalı #ygsçalışmatavsiyeleri #ygstavsiyeleriekşi #üniversitesınavıöncesiyapılmasıgerekenler #ygstavsiyeleri2018 #ygstavsiyeleri2019 #ygstavsiyeleri2020 #ygstavsiyeleri2021 #ygstavsiyeleri2022 #ygstavsiyeleri2023 #ygstavsiyeleri2024 #ygstavsiyeleri2025 #ygstavsiyeleri2026 #sınavöncesiyapılmasıgerekenlerdualar #yazilidanonceyapilmasigerekenler #sınavdanönceyapılmasıgerekenler #sınavdanönceyapılmasıgerekendualar #sınavagirmedenönceneyemeliyiz #sınavahazırlıksürecindeyapılmasıgerekenler #sınavayakınyapılmasıgerekenler #basariliolmakicinyapilmasigerekenler #sınavdanönceyenmesigerekenler #sınavdanbirgünöncedersçalışılırmı #sınavdanöncelimon #sınavhaftasındayapılmasıgerekenler #sınavduası #sınavöncesidua #sınavöncesisakinleşme #sınavdadinçolmakiçin #sınavdabaşarılıolmakiçinneyapılmalı #sınavlardabaşarılıolmakiçinyapılmasıgerekenle #sınavdabaşarılıolmanınsırları #sınavlardabaşarılıolmakiçinneyemeliyiz #GenelKaygıBozukluğu #SınavKaygı #AnksiyeteNedir #AnksiyeteBelirtileri #Anksiyete #AnksiyeteBozukluğu #AnksiyeteTedavisi #izmirTerapi #izmirPsikolojikDanışman #Mindfulnessizmir #izmirTerapist #BDT #BDTTerapisti #CBTTerapisti #CBT #ACTTerapisti #ACT #DeğişenSistem #Uzman #UzmanGörüşü #UzmanDesteği #ÜnlüUzman #ünlüuzman #OkulÖncesi #Okul #Eğitim #Eğitimsistemi #EğitimPsikolojisi

  • Çatışmalı Evde Büyüyen Çocuklar Daha Tetikte

    Ebeveynlerinin çatışmasına maruz kalan ve seyirci olan çocukların bundan etkilenmesi çok doğal ve beklendik bir sonuçtur. Tabii bu etkilenme, çocuktan çocuğa değişmekle birlikte birçok dış etkene de bağlıdır. Özellikle koruyucu faktörler birçok çocuk için destekleyici rol oynayıp çocukların daha iyi olmalarını sağlamaktadır. Yüksek seviyede çatışma olan ve düşük seviyede çatışma olan evlerde yaşayan çocukların beyinleri EEG (elektroensefalografi) ile ölçülmüştür. Bu araştırma sırasında çocuklara öfke içeren veya nötr olan resimler gösterilmiştir. Yüksek çatışmalı evlerde büyüyen çocukların beyninde P-3 aktivitesinin daha çok olduğu gözlemlenmiştir (düşük çatışmalı evlerde büyüyen çocuklarla karşılaştırıldığında). P-3 beyin aktivitesi uyarıcıya odaklanma, uyarıcıları ayırt etme ve uyarıcıları anlamlandırma ile ilişkili bir beyin aktivitesidir. Bu ölçümlere göre yüksek çatışma olan evlerde büyüyen çocukların beyinleri daha tetiktedir. Kişiler arası duyguları (öfke veya mutluluk gibi) düşük seviyede çatışma yaşanan evlerde büyüyen çocuklardan daha farklı işlemektedirler. Bu tetikte olma ve daha farklı işleme hali ise yüksek çatışmaya maruz kalan çocukları sosyal ilişkilerde etkileyebilmektedir. Çocuklar hayatlarının ilerleyen dönemlerinde de kişiler arası iletişimleri sırasında yüksek tetikte olup duyguları daha farklı işlemeye devam ederlerse ilişkilerinde problem yaşayabilir. Başkaları tarafından aşırı tepkisel ve/veya aşırı tetikte olarak görülebilirler. Bu aşırı tetikte olma hali ise stres ve kaygı ile sonuçlanabilir. Tahmin edileceği üzere yüksek seviyede çatışma yaşanan evde büyüyen çocuklar bunun faturasını kısa ve uzun vadede yaşayabilmektedir. Bunun bilincinde olup farkında olmak ve çocuğu gözlemlemek önemlidir. İhtiyaç duyulduğunda da uzmana başvurulmalıdır. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Schermerhorn, A. C., Bates, J. E., Puce, A., & Molfese, D. L. (2015). Neurophysiological correlates of children’s processing of interparental conflict cues. Journal of Family Psychology, 29(4), 518. #Çocuk #ÇocukYetiştirme #ÇocukBüyütme #ÇocukSahibiOlmak #ÇocukHakları #İlişkideÇatışmaÇözümü #Kavga #ÇatışmaÇözümü #Çatışma #ÇatışmaGörenÇocuk #KavgaÇocuk #Kavgagörençocuk #Anksiyete #Hassas #Zarar #AnksiyeteNedir #AnksiyeteBelirtileri #DepresyonSemptomları #DepresyonBelirtileri #Depresyon #Terapi #Terapist #ACTTerapisti #ACT #BDT #BDTTerapisti #CBTTerapisti #CBT #BeckYönelimli #Beck #KognitifDavranışçı #KognitifTerapi #KabulveKararlılıkTerapisi #KabulveKararlılık #BilişselDavranışçı #BilişselTerapi #BilişselDavranışçıTerapi #Bilişsel #izmirTerapi #OtizmveGerçek #izmirPsikolojikDanışman #Mindfulnessizmir #izmirTerapist #izmirpsikolog #Psikologizmir #izmir #İzmirPsikolojikDanışman #Psikologİzmir #İzmirTerapist #Mindfulnessİzmir #İzmirTerapi #İzmirPsikolog #İzmir

  • En İyi 4 İkna Yöntemi

    İkna etme gerçekten bir sanat çeşidi. İnsanlar olarak kendi düşünce kalıplarımızı korumaya yatkın inatçı varlıklarız. Dolayısıyla herkesi ikna etmek, aynı düşüncede buluşturmak sıklıkla zorlanılan bir durumdur. Çocukları ikna etmekten evcimen arkadaşınızı dışarı çıkmaya ikna etmeye kadar, sevdiğinizi ikna etmekten kendinizi ikna etmeye kadar çoğu ikna çabası çantada keklik değildir. Psikoloji bilimi ise ikna tekniklerini ve taktiklerini araştırarak bizlere daha iyi bir anlayış sunuyor. İnsanların gerek düşünme süreçleri gerek karar verme mekanizmalarını inceleyerek hangi etmenlerin bu süreçleri daha iyi etkilediğini görmemizi sağlıyor. Bu araştırmaların bir başka faydası ise reklamcılar veya satıcılar gibi ikna etme sanatını en çok konuşturan kişilerin yöntemlerine karşı savunma kazanmak olabilir. İkna Tekniği 1: Bozun ve Tekrar Kurun Bu etkili tekniğin alt yapısında bir miktar kafa karıştırma yatmaktadır. Hipnoz da bundan güç alır, kafa karışıklığı. Burada anahtar nokta kelimeler veya cümle yapılarıyla oynayarak alışılagelmiş düşünme örüntüsünü istediğiniz yönde bozmaktır. Örnek olarak “Bugün biraz bağış ve destekte bulunun” yerine “Bugün bağış biraz, yardım size de iyi gelir” cümlesi kullanmak; “muffin” yerine “kağıt kekler” demek bu tekniğe örnek verilebilir. Bu teknikte isminden de anlaşılacağı ve örneklerde de görüleceği üzere iki adım bulunmaktadır. Birinci adım klasik bir duyuru formunu, düşünce tarzını, seslenme sözünü değiştirmek ve bozmaktır. İkinci adımda ise bozulmuş düşünce yapısını “uygun bir fiyat”, “kaçırılmayacak fırsat” ve “evinizde mutlu olun” gibi hedef kitlenin de mutlu olacağını ve onların iyiliğine bir hizmet olduğunu vaat eden bir ifade ile tamamlamak önemlidir. “Bozun ve tekrar kurun” tekniği anlık bir ikna metodudur. Kişinin zihin akışını bozma ve hafif bir kafa karışıklığı yaratma üzerine dayalı olduğu için kısa sürelidir. Ayrıca araştırmalara göre bu ikna yöntemi en çok belirsizliğe dayanabilen, belirsizlikle baş edebilen insanlarda işe yaramaktadır. İkna Tekniği 2: Ufak İyiliklerin Makul Hale Getirilmesi Bu ikna tekniği ise istenen veya talep edilenin gayet makul ve işe yarar duyulmasını sağlamak üstüne kuruludur. Önceki ikna metodunda olduğu gibi bu da en iyi sözel olarak etkisini gösterir. “Bir dakikanızı ayırmanız bile çok işime yarayacak”, “bir liralık bağış bile hayat kurtarmaya yardımcı oluyor”, “her yardım bizim için çok değerli” gibi cümleler bu tekniğe örnek gösterilebilir. Bu örneklerde de görüldüğü üzere önemli olan nokta en ufak yardımın bile işe yaraması vurgusudur. Bu tekniğin dinamiği ve nasıl işe yaradığı konusunda çok net bir cevap yoktur. Bazılarına göre çok çaresiz olunması insanları ikna etmektedir. Bazılarına göre ise çabasız iyilik, çok çaba sarf etmeden işe yarar bir şey yapmak insanları ikna etmede kolaylık sağlamaktadır. Belki de insanlar karşı çıkmak yerine bu küçük iyiliği yapmayı tercih ediyor olabilirler. Bu sonuncu da kayda değer ve önemlidir çünkü çoğu insan yüzleşme ve reddetme ile ilgili zorlanmaktadır. İkna Tekniği 3: Kapıda Ayak Tekniği Bu ikna metodunun adı maalesef çok da sevilesi bir yerden gelmiyor. Kapıdan kapıya dolaşıp ürün satmaya çalışan pazarlamacıları hatırlar mısınız? Hiç o döneme denk gelmediyseniz bunu bilmiyor olabilirsiniz. Tekniğin ismi bu pazarlamacılardan gelmektedir. Kapı surata kapatılmadan önce ayağı araya sokarak kapanmasını engelleme çabasının özetidir. Tekniğin işe yarama prensibi küçük isteklerle daha büyük isteğin kabulünü sağlamaktır. Buradaki anahtar nokta ise isteklerin benzer olmasıdır. Küçük isteğin ve ardından gelen daha büyük isteğin temelde benzer olması tekniğin temel prensibidir. Örneğin, bin lira borç istemeden önce “eşyalarımı taşımama yardım eder misin” demek bin lira borç almayı kolaylaştırmayacaktır. Bu istekler benzer değildir. Ancak “beni de eve bırakır mısın” demeden önce “eşyalarımı taşımama yardım eder misin” demek karşınızdaki kişinin sizi eve bırakma ihtimalini arttıracak ve güçlendirecektir. İkna Tekniği 4: Suratına Kapı Çarpmak Bu ikna metodu da önceki ile benzer bir yapıya ve isme sahip. İsmi aynı şekilde kapı kapı dolaşan pazarlamacılardan geliyor ve alt metinde reddedilme yatıyor. Büyük bir istekte bulunup reddedilmek bu tekniğin özünü oluşturuyor. Garip geldi kulağa değil mi? Bu ikna metodunda önceki metodun tam tersi bir süreç işliyor. Önce kabul edilemez, kabul edilmeyecek büyüklükte bir istekte bulunup reddediliyorsunuz. Ardından da daha kabul edilebilir bir istekte bulunuyorsunuz. Buradaki anahtar noktalardan biri ise zamanlama. İstek ve taleplerin art arda gelmesi önemlidir. Bir araştırmada, cafede seçilen bir kişiye yanaşan oyuncular (araştırmacıların kiraladığı oyuncular), sevgilisinin çekip gittiğini söyleyip hesabı ödemelerini istemiştir. Bu ilk isteği reddeden kişinin ikinci istek olan, “3-5 lira verir misiniz en azından” sorusunu kabul etme ihtimali artmıştır. İkna metotları ve teknikleri çok çeşitlidir. Bunlar üstüne çokça da araştırma yapılmaktadır. Bu metotların işe yaramasında birçok farklı dinamik olabildiğinden ikna tekniğinin nasıl işe yaradığını da anlamak ve bilmek önemlidir. Tabii bu ikna yöntemleri size sonucu garantilemez, ancak şansınızı arttırabilir. Biraz şansınızı yükseltmekten de zarar gelmez, değil mi? Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Andrews, K. R., Carpenter, C. J., Shaw, A. S., & Boster, F. J. (2008). The legitimization of paltry favors effect: A review and meta-analysis. Communication Reports, 21(2), 59-69. Carpenter, C. J., & Boster, F. J. (2009). A meta-analysis of the effectiveness of the disrupt-then-reframe compliance gaining technique. Communication Reports, 22(2), 55-62. Cialdini, R. B., & Cialdini, R. B. (2007). Influence: The psychology of persuasion (pp. 173-174). New York: Collins. Guéguen, N. (2014). Door-in-the-face technique and delay to fulfill the final request: An evaluation with a request to give blood. The Journal of psychology, 148(5), 569-576. Guéguen, N., Jacob, C., & Meineri, S. (2011). Effects of the Door-in-the-Face technique on restaurant customers’ behavior. International Journal of Hospitality Management, 30(3), 759-761. #İkna #ikna #iknaEtme #iknaYöntemleri #NasıliknaEdilir #iknaEtmeMetodları #iknaEtmeninyolu #iknaetmeileilgiliörnekler #iknaetmeyöntemlerislayt #insanlarıherhangibirkonudaiknaetmekiçinnele #telefondaiknaetmeyöntemleri #iknaetmesanatı #müşteriyiiknaetmesözleri #iknaetmeörnekleri #aileyiiknaetmesözleri #sevgiliyiiknaetmeyolları #iknaetmekiçinkullanılansozler #anneyiiknaedicisözler #satıştaiknateknikleri #iknaedicikonuşmaörnekleri #müşterinasıliknaedilir #satıştaiknaedicicümleler #Psikoloji #İnsanPsikolojisi #İknaPsikolojisi #İknaPsikoloji #iknaPsikoloji #Kandırma #NasılKandırılır #Nasıliknaedilir #Nasılkandırma #CBTTerapisti #CBT #BDT #BDTTerapisti #ACTTerapisti #ACT #Terapi #KabulveKararlılıkTerapisi #BilişselDavranışçıTerapi #KabulveKararlılık #BilişselDavranışçı #BilişselTerapi #KognitifDavranışçı #KognitifTerapi #Beck #BeckYönelimli #Satış #Pazarlama #Anksiyete #Depresyon #Belirti #DepresifBelirtiler #DepresyonBelirtileri #AnksiyeteBelirtileri

  • Kısa Vadeli Borç ve Depresyon

    Borçlar hepimize huzursuzluk verebiliyor. Zaman zaman kafamızı çok kurcaladığı veya zihnimizde kayda değer ölçüde bir yer kapladığı oluyor. Bazı durumlarda ise, özellikle borç büyük ise insanlara daha büyük bir psikolojik yük getirebiliyor. Sonuçta baş edemeyeceğiniz bir borcun altına girdiğinizi düşünüyorsanız stres yaşayabilir, psikolojik bir yük hissedebilirsiniz. Yapılan bir araştırma normalde bekleyeceğinizden daha ilginç ve farklı sonuçlar ortaya koyuyor. Araştırma 8500 çalışan ile yapılıyor. Araştırmada kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli borçların depresif semptomlar üstündeki etkileri inceleniyor. Araştırma sonuçlarına göre kısa vadeli borçları olan kişiler (örnek; kredi kartı ödemesi, faturalar) orta vadeli veya uzun vadeli borçları olan kişilere göre daha fazla depresyon belirtileri gösteriyor. Kısa vadeli borçların, depresif belirtiler üstündeki etkisi evli olmayan kişilerde, emeklilik yaşı yaklaşan bireylerde ve eğitim seviyesi daha düşük olan kişilerde daha güçlü görülüyor. Yani evli olmak, emeklilikten uzak olmak ve eğitim seviyesinin yüksek olması gibi etkenler koruyucu bir etki oluşturabiliyor. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Berger, L. M., Collins, J. M., & Cuesta, L. (2016). Household debt and adult depressive symptoms in the United States. Journal of Family and Economic Issues, 37(1), 42-57. #TerapiSeansı #BDT #BDTTerapisti #ACTTerapisti #ACT #KabulveKararlılıkTerapisi #AcceptanceandCommitmentTherapy #AcceptanceandCommitment #BilişselDavranışçıTerapi #BilişselTerapi #KognitifDavranışçı #KognitifTerapi #Terapi #Psikoterapi #TerapistDanışanİlişkisi #DavranışçıTerapiler #YeniNesilDavranışçıTerapiler #UygunTerapist #İzmirPsikolojikDanışman #Psikologİzmir #İzmirTerapist #Mindfulnessİzmir #İzmirTerapi #İzmirPsikolog #İzmir #izmirTerapi #izmirPsikolojikDanışman #Mindfulnessizmir #izmirTerapist #izmirpsikolog #Psikologizmir #izmir #CBTTerapisti #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #KanıtaDayalıTerapi #DavranışTerapisi #YeniNesilDavranışTerapileri #Terapist #BaşarılıTerapi #TerapistOlmak #BaşarılıTerapist #ÜçüncüNesilDavranışTerapisi #DoğruTerapist #Depresyon #DepresyonBelirtileri #DepresyonSemptomları #Depresif #DepresifOlma #DepresifBelirtiler #Stres #Borç #KısaVadeli #UzunVadeli #OrtaVadeli #AylıkÖdeme

  • Tecavüz, Neden Hayatta Kalanı Suçluyoruz?

    Ülkemizde de dünya genelinde de tecavüz vakalarında cinsel şiddetten kurtulan, hayatta kalanları suçlama eğilimi görüyoruz. Tecavüzcüler ve saldırganlara odaklanmak yerine medya ve bazı insanlar özellikle şiddete maruz kalan, hayatta kalanlara odaklanıyor. Keşke bu odaklanma hayatta kalanı suçlamak yerine onu desteklemek ve ona yardımcı olmak şeklinde olsa. Tecavüz vakalarının ele alınmasına dair Amerika’da yayınlanan bir istatistik çok kötü bir tabloyu gözler önüne seriyor. Amerikan Adalet Bakanlığına bağlı Tecavüz, istismar ve Ensest Ulusal Ağı’nın (RAINN) yayınladığı istatistiğe göre 1000 tecavüz vakasının sadece 310’u polise bildiriliyor. Tecavüzcülerin ise sadece %3’ü hapis cezası alıyor. Bu istatistikler Amerika’ya ait olsa bile, maalesef, bu tablo tüm dünyada benzer durumda. Sıklıkla yapılan, hayatta kalanı suçlama davranışını anlamak için yapılan bir deney bu suçlamayı yanlış yöne çevirmenin ardında yatan dinamiklerden birini anlama konusunda bizlere yardımcı oluyor. Rutgers Üniversitesinde araştırmacılar, iki videonun gösterildiği iki çalışma yürütmüşlerdir. Bu iki videonun biri, 1998 yapımı “Sanık” filminden alınan bir kadının tecavüze uğrama sahnesini içermekte; diğeri ise, İngiliz Başbakan Margaret Thatcher’ın yoğun ekonomik tartışmasını içermektedir. Bu videoları izleyen katılımcılar ise “Baskılayıcılar” ve “İfade Edenler” olmak üzere iki farklı gruba ayrılmıştır. “İfade Edenler” grubuna izledikleri video hakkında en derin duygu ve düşüncelerini özgürce ifade etmeleri söylenmiştir. Diğer “Baskılayıcılar” grubuna ise sadece videodaki ne giydikleri gibi yüzeysel detaylardan bahsetmeleri istenmiş, kişisel his ve düşüncelerini paylaşmaları ise yasaklanmıştır. Sonuç olarak, katılımcılar duygularını belirtseler de belirtmeseler de (yani hangi grupta olduklarından bağımsız olarak) Margaret Thatcher hakkındaki tutumları değişmemiştir. Ancak filmden alınan tecavüz sahnesini içeren diğer video için katılımcılar keskin bir fark göstermiştir. “Baskılayıcılar” genel olarak tecavüze uğrayan kişiyi suçlamışlardır. Bunun aksine “İfade Edenler” hayatta kalanı daha az suçlamışlardır. Hatta bu grupta olanların yazdıkları metin uzadıkça belirttikleri rahatsızlık daha da artmış ve hayatta kalanı daha az suçlamışlardır. Araştırmanın ikinci kısmı ise tecavüz videosundaki saldırgana odaklanmıştır. Her iki grupta da (İfade Edenler veya Baskılayıcılar) hisleri belirtmek veya belirtmemek tecavüzcüyü suçlamayı arttırmamış veya azaltmamıştır. “İfade Edenler” grubu hayatta kalan “Sarah’yı” (filmde saldırıya uğrayan karakter) saldırgandan daha az suçlamışken, “Baskılayıcılar” grubu ise “Sarah’yı” saldırgandan daha çok suçlamıştır. Araştırmacılar bu bulguları ilgili diğer araştırmalarla beraber incelemiş ve hayatta kalanı suçlama eğiliminin “adil dünya” fikrini koruma isteğinden kaynaklandığını belirtmişlerdir. Diğer bir deyişle, insanlar “hayat adildir”, “insan hak ettiğini bulur”, “ne ekersen onu biçersin” gibi düşünce ve inançlarını korumak için insanlar hayatta kalanları suçluyorlar. Diğer ihtimal, hayatta kalan kişinin suçsuz olması, insanların “adil dünya” inancı ile çatışıyor. Araştırmacılar ayrıca “İfade Edenler” grubunun yazılarını 4 duyguya göre incelemiştir. Hoşnutsuzluk, şok ve kafa karışıklığı duyguları hayatta kalanı anlamak için faydalı duygular olduğu görülmüş ancak dördüncü duygu olan öfke duygusu faydalı bulunmamıştır. Tecavüz ve cinsel tacizde hayatta kalana yardım etmek için onu suçlamamak önemlidir. Cinsel şiddet, saldırganın suçudur, hayatta kalanın değil. Hayatta kalana yardım etmenin bir adımı da yakınlarının destek olmasına yardımcı olmaktır. Bu araştırmanın bizlere sunduğu bir bilgi de budur. Suçlayan yakınlar var ise onlarla duygularını konuşmak, onların kendilerini ifade etmesine imkan tanımak; onlara yardımcı olmanın bir adımıdır. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Adolfsson, K., & Strömwall, L. A. (2017). Situational variables or beliefs? A multifaceted approach to understanding blame attributions. Psychology, Crime & Law, 23(6), 527-552. Harber, K. D., Podolski, P., & Williams, C. H. (2015). Emotional disclosure and victim blaming. Emotion, 15(5), 603. Mendonça, R. D., Gouveia-Pereira, M., & Miranda, M. (2016). Belief in a Just World and secondary victimization: The role of adolescent deviant behavior. Personality and Individual Differences, 97, 82-87. RAINN. (n.d.). The Criminal Justice System: Statistics | RAINN. Retrieved from https://www.rainn.org/statistics/criminal-justice-system #Tecavüz #Kurtulan #TecavüzKurbanı #HayattaKalan #CinselŞiddet #Tecavüzcü #Saldırgan #İstismar #istismar #Ensest #DuygularıifadeEtmek #AdilDünya #DünyanınAdaletliOlması #AdaletliDünya #Taciz #TacizeUğramak #CinselTaciz #CinselSaldırı #Öfke #Şiddet #Kurban #SaldırıKurbanı #SaldırıdanKurtulan #BDT #BDTTerapisti #ACTTerapisti #ACT #izmir #Terapi #Psikoterapi #BilişselDavranışçıTerapi #KabulveKararlılıkTerapisi

  • Neden Diyetler İşe Yaramaz ve Neden Sorun Yiyecekler İle İlgili Değildir?

    Kilo, beden imajı ve beden algısı sorunları genelde hayat boyu devam eden durumlardır. Bu durumlar sadece sağlıklı beslenme ve aktif bir yaşama sahip olma ile de ilgili değildir. Bu yüzdendir ki beden olumlama hareketi doğmuştur ve bu sorunlardan muzdarip kişilerin yaşadıkları daha görünür hale gelmiştir. Bu sorunların üstesinden gelmenin en iyi yolu bir uzman eşliğinde ilgili davranışların, duyguların, düşünce kalıplarının üzerinde çalışmaktır. Bu süreçte yeme ile olan ilişkinin de iyileştirilmesi ve daha uyumlu ve sağlıklı hale gelmesi ana hedeflerden biri olmalıdır. Yeme ve kilo ile ilgili problemler klişe bir benzetme olan buzdağına benzer. Dışarıdan insanlar buzdağının bir kısmını (çok kilolu olma veya çok zayıf olma) görür ancak detayları görmez veya bilmezler. Kişinin yemeyi veya yememeyi hangi durumlarla baş etmek için kullandığını bilemezler. Bu baş etme mekanizmasının detayları dışarıdan gözlemlenemez. Hatta çoğu zaman kişinin kendisi de çoğu bağlantının farkında değildir. Yemeyi veya yememeyi sorun olarak görür. Kilo sorunu, kendini tutma sorunu, irade eksikliği (veya güçlü irade), yeterince zayıf olmama gibi durumlarla baş ettiğini sanabilir. Bunların altında yatan duygusal, davranışsal ve düşünsel dinamikler bir uzman eşliğinde keşfedilebilecek durumlardır. Bu farkındalığın düşük olmasının önemli bir nedeni kişinin kendi durumu ve yaşantısıyla çok bütünleşmiş olmasıdır. Terapi sürecinde ayrışma becerisi geliştirilirse kişi düşünsel süreçlerinin, duygularının pençesinden kurtulup zorlu süreçlere rağmen kendi dilediği eylemi gerçekleştirme becerisini geliştirecektir (alışkanlık haline gelmiş davranış kalıplarından kurtulup bilinçli tercihlere yönelebilecektir). Eğer kiloluysanız, daha sağlıklı yaşam için, daha hareketli olmak için, zorbalıktan kurtulmak için veya şaka konusu olmamak için gibi çeşitli sebeplerle kendinizi motive edebilirsiniz. Ayrıca kilonuza atfettiğiniz sorunların kilo verdiğinizde çözüleceğini düşünebilirsiniz. Kilo verme kısa süreliğine mutluluk ile sonuçlanabilir. Kilo veren kişi kendini daha iyi hissedebilir. Kilo vermeyi başarı olarak görüp kendini mutlu edebilir. Ancak yeme ile çözmeye çalıştığı, baş etmeye çalıştığı konuları ele almaz ise veya bu konularla baş etmede daha sağlıklı yollar geliştirmez ise kişi bir süre sonra verdiği kiloları almaya başlayacaktır. Fizyolojik olarak da konuyu ele alacak olursak, kişi diyet yaparken kas kaybı yaşadıysa, sağlıksız beslenerek kilo verdiyse ve yeterince egzersiz yapmadıysa (kas kütlesini korumak adına) kötü beslenmeye başladığında verdiği kiloları fazlasıyla geri alacaktır. Farklı araştırmalarda diyetin etkisi incelenmiştir ve uzun vadede sadece diyetin tek başına işe yaramadığı gözlemlenmiştir. Hatta uzun süreli yapılan başka araştırmalarda ise sadece diyet yaparak kilo veren insanların ortalama üçte ikisinin verdiği kiloların fazlasını aldığı gözlemlenmiştir. Bu konuda gerek uzmanların gerek toplum genelinin algı yanlışlığı da rol oynar. Uzmanların ve toplumun büyük bir kısmı sağlıklı olmayı kilo verme ile eş tutar. İdeal kilodan bahseder. Ancak ideal kilodan önce kişinin sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenmeye dair davranışları hayatına sokması, bunları yaşamının bir parçası haline getirmesi önemlidir. Medyanın çizdiği idealler ise başka bir problemdir. Medya, toplum, belirli bir ideal kişi çizer. Belirli bir ten rengini, dini inançları, boyu, beden ölçülerini, kiloyu, politik duruşu, cinsel tercih ve yönelimleri toplum kabul edilebilir ilan eder. Bu ölçütlerin dışındaki insanları da farklı ve istenmez kabul eder. Bu ayrımın kabul edilemez tarafında olduğunu düşünen insanlar kendilerinden ve bedenlerinden utanç duyabilirler. Kilolu insanlar açısından bu ideal olmayışı değerlendirecek olursak, kilo vermek için diyete yönelirler. Bu diyet yolculuğu sırasında ise çoğu kilolu insan bir hata yapar, “hayatını askıya alır”. Hayatı askıya alan kişiler, tüm odağını kiloya yöneltir, tüm yaşantısını diyetine göre düzenlemeye başlar. Dışarı çıkmayı azaltır, arkadaşlarına veya ailesine vakit ayırmaz. Kendi hobi ve ihtiyaçlarını bir kenara iter, kendisini besleyecek (maddi ve manevi) olan kanalları kapatır. Bir süre sonra istediği kiloya ulaşınca veya ulaşmadan, kendisini tükenmiş hisseder. Bu tükenmişliği ve mutsuzluğu, çaresizliği ise yine yeme ile çözmeye çalışabilir veya eski düzenine dönebilir. İki durumda da kişi verdiği kiloları almaya başlar ve bunun duygusal yükünü ve suçluluğunu da beraberinde yaşar. Sonuç olarak, diyetlerin işe yaramamasının bir sebebi sağlıklı davranışlar edinilmediğinden uzun vadede kilonun korunamayışıdır. İkinci bir sebebi ise kişinin, yeme ile baş etmeye çalıştığı durumlara yeni baş etme metotları bulmaması veya bulamaması sonucunda diyet yaptıktan sonra stresli zamanlarda yemeye başvurmasıdır. Üçüncü bir sebep ise ideal olarak görülen hedefe ulaşmaya çalışırken kişinin hayatını askıya alması ve kendisini hayattan soyutlamasıdır. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Davis, K. K., Sereika, S. M., Gibbs, B. B., Jakicic, J. M., & Cohen, S. M. (2017). Effect of mindfulness meditation on short-term weight loss and eating behaviors in overweight and obese adults: A randomized controlled trial. Journal of Complementary and Integrative Medicine. Safer, D. L., Adler, S., & Masson, P. C. (2018). The DBT® Solution for Emotional Eating: A Proven Program to Break the Cycle of Bingeing and Out-of-Control Eating. Guilford Publications. Simon, J. M. (2018). When Food Is Comfort: Nurture Yourself Mindfully, Rewire Your Brain, and End Emotional Eating. New World Library. #Yemek #Yeme #AşırıYeme #Obezite #Diyet #NedenDiyet #NedenDiyetlerİşeYaramaz #DiyetlerveKilo #YoyoDiyetler #Bedenİmajı #Bedenİmgesi #Bedenimgesi #Bedenimajı #SağlıklıBeslenme #AktifYaşam #BedenOlumlama #BodyPositivity #Uzman #UzmanDesteği #Buzdağı #Zorbalık #Alay #AlayKonusu #KiloŞaka #ŞişmanŞakaları #Motivasyon #DiyetveMotivasyon #İdeal #ideal #Medya #Medyanınideali #Medyanınİdeali #SağlıklıDavranışlar #Terapi #KanıtaDayalıTerapi #CBTTerapisti #CBT #ACTTerapisti #ACT #KKTTerapisti #KKT #KabulveKararlılık #KabulveKararlılıkTerapisi #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #DoğruTerapist #TerapiSeansı #BaşarılıTerapist #DavranışTerapisi #izmirTerapi #izmirPsikolojikDanışman #Mindfulnessizmir #izmirTerapist #izmirpsikolog #Psikologizmir #izmir #İzmirPsikolojikDanışman #Psikologİzmir #İzmirTerapist #Mindfulnessİzmir #İzmirTerapi #İzmirPsikolog #İzmir #Psikoterapi #BilişselDavranışçıTerapi #BilişselDavranışTerapisi #BDT #BDTTerapisti #DavranışçıTerapiler #KognitifTerapi #Terapist #TerapistOlmak #YeniNesilDavranışçıTerapiler #BaşarılıTerapi #UygunTerapist #ÜçüncüNesilDavranışTerapisi #YeniNesilDavranışTerapileri #MindfulYeme #Mindful #Mindfulness #YemeBozuluklarıveMindfulYeme #YemeBozuklukları #KontrolsüzYeme #ÇokYemek #BilinçliYeme #YemeBağımlılığı #YemeBozukluklarıveMindfulness #TıkınırcasınaYeme #KaygıveDepresyon #GenelKaygıBozukluğu #KadınErkekveKaygı #Kaygı #Depresyon

  • Postpartum Depresyon (Doğum Sonrası Depresyon) İle İlişkili 4 Kişilik Özelliği

    Gelişmiş ülkelerde annelerin yüzde on ila on beşini etkileyen Postpartum Depresyon (Doğum Sonrası Depresyon) ciddi bir durumdur. Anneye olan etkilerinin yanı sıra aileye de etkileri bulunmaktadır. Aile dinamiği ve düzeni ister istemez annenin yaşadığı depresyondan etkilenmektedir. Yeni duruma ayak uyduramama halinde de sorunlar daha kronik hale gelebilmektedir. Postpartum depresyonun gayet yaygın ve zorlayan bir durum olmasına rağmen halen bu durum yeterince bilinmemekte ve toplumsal bir tabu olarak görülmektedir. Çoğu anne bu durumu yaşadığı ve bu hislere sahip olduğu için utanmaktadır. Utandıkları için de bu hislerini saklamakta ve yardım almamaktadır. Aile ve sosyal destek eksikliği, genetik etkenler, kaygı veya depresyon geçmişi, hamilelik sırasında stresli yaşam gibi farklı faktörler doğum sonrası depresyonu etkilemektedir. Peki bazı özelliklere sahip insanlar daha yatkın olabilir mi? Yüksek Kaygı Araştırmalara göre yüksek kaygı düzeylerine sahip anneler postpartum depresyona daha yatkın oluyorlar. Hatta bu risk bazı annelerde iki kata kadar çıkıyor. Düşük kaygılı annelere kıyasla iki kata kadar daha yatkın olabiliyorlar. Bu durum büyük ihtimalle yüksek seviyedeki kaygının uyumsuzluğu desteklemesinden kaynaklanmaktadır. Kaygılı bir anne çocuk sahibi olduğunda yeni düzene ayak uydurmada zorlanabilir. Zorlandığında da bu olanları kötüye yorarak kaygı seviyesini bunalacağı seviyelere kadar yükseltebilir. Bunlar da kişinin depresyona girmesi ile sonuçlanabilir. Güvensizlik Başkalarına güveni düşük olan annelerin postpartum depresyon geçirme ihtimallerinin yüksek olduğu bulunmuştur. Bu karakter özelliğine sahip anneler bebeğin sorumluluğunu başkalarıyla paylaşma konusunda çekincelere sahip olup tüm sorumluluğu kendi üstüne almaya çalışabilir. Bunların sonucu olarak da stres ve depresyon semptomları yaşayabilirler. İçedönüklük İçedönük insanlar kendilerine vakit ayırmayı, yalnız kalmayı, iç dünyalarına dönmeyi severler. Doğum sonrası yalnız kalmakta ve kendine vakit ayırmakta zorlanan anne, enerjisini, kendini yenilemekte zorlanır. Hayatla baş etmede güçlük yaşayabilir. Mükemmeliyetçilik Birçok araştırmada görüldüğü üzere mükemmeliyetçi olan annelerin doğum sonrası depresyon yaşama riski yükselmektedir. Mükemmeliyetçi insanlar yaptıkları işin çok iyi olmasını istemekle kalmazlar, kendilerini ve yaptıklarını çok eleştirirler. Bu eleştirel tavır sıklıkla ertelemeciliğe de yol açar. Kişi yapacağı işi sert eleştirdiğinden istediği gibi, çok iyi yapamayacağını düşünür, bu ihtimalden endişelenir ve işe koyulmayı erteler. Bu mükemmeliyetçilik özelliklerinin yeni doğum yapan anneye yansımaları ise sert olabilmektedir. Kişi önceden alıştığı mükemmeliyetçi özellikleri sürdürmeye devam ederse ve doğum sonrası yeni düzene ayak uyduramazsa kendisini tüketir. Yeni düzende kişinin kontrol edemeyeceği birçok değişken vardır. Bunlara uyum kendini koruması için önemlidir. Mükemmeliyetçilerin ya hep ya hiç tutumu bu depresyona giden yolu hızlandırabilmektedir. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Fairbrother, N., Thordarson, D. S., Challacombe, F. L., & Sakaluk, J. K. (2018). Correlates and Predictors of New Mothers’ Responses to Postpartum Thoughts of Accidental and Intentional Harm and Obsessive Compulsive Symptoms. Behavioural and cognitive psychotherapy, 1-17. Fairbrother, N., & Woody, S. R. (2008). New mothers’ thoughts of harm related to the newborn. Archives of women's mental health, 11(3), 221-229. Lawrence, P. J., Craske, M. G., Kempton, C., Stewart, A., & Stein, A. (2017). Intrusive thoughts and images of intentional harm to infants in the context of maternal postnatal depression, anxiety, and OCD. Br J Gen Pract, 67(661), 376-377. Letourneau, N. L., Dennis, C. L., Benzies, K., Duffett-Leger, L., Stewart, M., Tryphonopoulos, P. D., ... & Watson, W. (2012). Postpartum depression is a family affair: addressing the impact on mothers, fathers, and children. Issues in mental health nursing, 33(7), 445-457. Pearlstein, T., Howard, M., Salisbury, A., & Zlotnick, C. (2009). Postpartum depression. American Journal of Obstetrics & Gynecology, 200(4), 357-364. #PostpartumDepresyon #DoğumSonrasıDepresyon #Terapi #Psikologizmir #Psikologİzmir #ACT #ACTTerapisti #CBT #CBTTerapisti #KKT #KKTTerapisti #BDT #BDTTerapisti #doğumsonrasıdepresyon #Pedagog #GelişmişÜlkeler #AileDinamiği #Anne #Çocuk #Bebek #Kronik #KronikSorunlar #RuhSağlığı #RuhSağlığıveUtanç #YüksekKaygı #GenetikEtkenler #KaygıveDepresyon #StresliYaşam #AileDesteği #SosyalDestek #NeYapmalı #NeYapmalıyım #NeYapayım #Güvensizlik #KaygılıAnne #İçedönüklük #Mükemmeliyetçilik #Anksiyete #ObsesifKompulsifBozukluk #KanıtaDayalıTerapi #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #DoğruTerapist #BaşarılıTerapist #DavranışTerapisi #izmirTerapi #izmirPsikolojikDanışman #Mindfulnessizmir #izmirTerapist #izmirpsikolog #izmir #İzmirPsikolojikDanışman #İzmirTerapist #Mindfulnessİzmir #İzmirTerapi #İzmirPsikolog #İzmir #KabulveKararlılık #KabulveKararlılıkTerapisi #BilişselDavranışTerapisi #BilişselDavranışçıTerapi #Psikoterapi #DavranışçıTerapiler #KognitifTerapi #YeniNesilDavranışçıTerapiler #ÜçüncüNesilDavranışTerapisi #Terapist #İnsanPsikolojisi #PsikologOlmak #Psikologlar #PsikolojikDanışman #PsikolojikMüdahale #PsikolojikBozukluk #Psikoloji #Psikolog #PsikolojikBozukluklar #Depresyon #DuyguDurumBozuklukları #DüşükDuyguDurumu

  • Anoreksiya Ve Bulimiya Nervoza İçin Teknoloji Temelli Psikolojik Müdahaleler

    Anoreksiya ve bulimiya nervoza yeme bozuklukları başlığı altında bulunan iki farklı psikolojik bozukluktur. Anoreksiya kendisini düşük kilo, kilo alma korkusu, zayıf kalma isteği ve kısıtlı yeme davranışı ile göstermektedir. Bulimiya ise binge yeme atakları (kısa süre zarfında aşırı yeme, tıkınırcasına yeme) ve bunları telafi etmek adına yapılan davranışların (kusma, laksatif tüketme, yemek yememe) oluşturduğu döngü ile kendini belli eden psikolojik bozukluktur. Anoreksiya ve bulimiya yeme bozukluklarının yanı sıra diğer yeme bozukluklarının da tedavisinde kullanılan en başarılı yöntemler, davranışçı terapilerdir. Yapılan bir meta araştırmaya göre ise terapi sürecine destek olması adına teknolojiden de faydalanmak kayda değer bir etkide bulunuyor. Araştırmada, toplamda 3,646 anoreksiya ve bulimiya hastası ile yapılan 45 farklı araştırma gözden geçirilmiştir. Bu 45 farklı araştırma ise bilgisayar, cep telefonu ve internet üstünden yapılan önleme, müdahale ve destek çalışmalarına odaklanmıştır. Sonuçlara göre bilgisayar ve internet bazlı müdahaleler bulimiya semptomlarının azalmasında oldukça etkili olduğu bulunmuştur. Görüntülü konuşma ile yapılan müdahalelerin de terapütik etkisi olduğu gözlemlenmiştir. Anoreksiya hastaları içinse bilgisayar ve internet temelli müdahalelerin nüksetmeyi (rölaps) önlemede daha uygun olduğu bulunmuştur. Dahası bilgisayar ve internet temelli müdahaleler önleme, erken müdahalenin yanı sıra yeme bozukluğu olan kişilerin bakımını üstlenen kişilere destek olma konusunda da etkili olduğunu göstermiştir. Cep telefonu temelli müdahaleler ise genel olarak nüksetmeyi önlemede daha başarılı olmuştur. Bu araştırma ve analiz sonuçlarında asıl önemli etkenin, “yol gösterici” insan ilişkisi olduğu vurgulanmıştır. Bahsi geçen insan ilişkisinin ne ölçüde, nasıl özelliklere ve detaylara sahip olması gerektiğinin incelenmesi en etkili tedavi programını oluşturmada biz uzmanlara ve terapistlere yardımcı olacaktır. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (DSM-5®). American Psychiatric Pub. Birliği, A. P. (2015). Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal el kitabı. Beşinci Baskı (DSM-5)(Çev. ed.: E Köroğlu) Hekimler Yayın Birliği, Ankara. Schlegl, S., Bürger, C., Schmidt, L., Herbst, N., & Voderholzer, U. (2015). The potential of technology-based psychological interventions for anorexia and bulimia nervosa: a systematic review and recommendations for future research. Journal of medical Internet research, 17(3). #KanıtaDayalıTerapi #CBTTerapisti #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #DavranışTerapisi #izmirTerapi #izmirPsikolojikDanışman #Mindfulnessizmir #izmirTerapist #izmirpsikolog #izmir #İzmirPsikolojikDanışman #İzmirTerapist #Mindfulnessİzmir #İzmirTerapi #İzmirPsikolog #İzmir #KKTTerapisti #KKT #ACT #ACTTerapisti #CBT #BDT #BDTTerapisti #KabulveKararlılıkTerapisi #Psikoterapi #Terapi #BilişselDavranışçıTerapi #DavranışçıTerapiler #KognitifTerapi #Terapist #BilişselDavranışTerapisi #YeniNesilDavranışçıTerapiler #ÜçüncüNesilDavranışTerapisi #YeniNesilDavranışTerapileri #PsikolojikDanışman #PsikolojikBozukluklar #Psikoloji #Psikolog #Tedavi #YemeBozuklukları #TeknolojiveTerapi #TeknolojivePsikoloji #Teknolojiveinsan #Teknolojiveİnsan #Teknoloji #TeknolojiveTedavi #TeknolojikYardım #Anoreksiya #Bulimiya #AnoreksiyaNervoza #BulimiyaNervoza #AşırıYeme #TıkınırcasınaYeme #Kusma #LaksatifTüketme #PsikolojikBozukluk #PsikolojikMüdahale

  • Kaygı (İnfografik)

    Kaygı ve kaygı bozuklukları hakkında hazırladığım infografiği aşağıda bulabilirsiniz. #Kaygı #KaygıBozukluğu #KaygıBozuklukları #fuatcancaliskancom #FuatCanÇalışkan #KaygıylaBaşEtme #GelecekKaygısı #PsikolojikBozukluk #PsikolojikBozukluklar #FizikselTepkiler #HızlıKalpAtışı #Terleme #Titreme #Semptom #6Ay #GenetikFaktörler #ÇevreselFaktörler #Genetik #Çevre #KaygıveGenetik #KaygıveÇEvre #DünyaGenelindeKaygı #CinsiyetveKaygı #Kadın #KadınErkekveKaygı #GenelKaygıBozukluğu #izmirPsikolojikDanışman #izmirTerapi #Mindfulnessizmir #izmirTerapist #izmirpsikolog #izmir #İzmirPsikolojikDanışman #İzmirTerapist #Mindfulnessİzmir #İzmirTerapi #İzmirPsikolog #İzmir #PsikolojikDanışman #PsikolojikMüdahale #Psikolog #KanıtaDayalıTerapi #CBTTerapisti #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #DavranışTerapisi #YeniNesilDavranışTerapileri #Terapi #Psikoterapi #BilişselDavranışçıTerapi #KabulveKararlılıkTerapisi #TerapistDanışanİlişkisi #DavranışçıTerapiler #KognitifTerapi #BDT #BDTTerapisti #CBT #ACTTerapisti #ACT #KKTTerapisti #KKT #KabulveKararlılık #AcceptanceandCommitmentTherapy #AcceptanceandCommitment #Acceptance #Cognitive #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveTherapy #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveBehavioral #BilişselDavranışTerapisi #Bilişsel #KognitifDavranışçı #Psikografik #İnfografik #İnsanPsikolojisi #Psikoloji #OxfordHandbookofAnxiety #Antidepresan #SSRI #SNRI #İlaç #YaşamTarzı #Egzersiz #UykuDüzeni #Kafein #Sigara #SigarayıBırakma #ÜçüncüNesilDavranışTerapisi #BaşarılıTerapi #YeniNesilDavranışçıTerapiler #UygunTerapist #Terapist #BaşarılıTerapist #infografik

  • Yürüyüş Şeklinin Hafıza Ve Ruh Hali Üzerindeki Etkisi

    Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite yapmanın yararları hakkında çok araştırma bulunmaktadır. Bunların ruh sağlığı üzerinde de etkileri olduğu farklı araştırmalarca bulunmuştur. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek bedene de zihne de faydalıdır. Bu haberler eskidi. Yeni bir araştırmaya göre yürüyüş şeklimiz, hareket etme stilimiz de ruh sağlığımız üzerinde etkilere sahip olabilir. Davranış terapisi ve deneysel psikiyatri dergisinde (Journal of Behavior Therapy and Experimental Psychiatry) yayınlanan araştırma, hareket algılayan kıyafetler giyen 39 katılımcı ile yapıldı. Katılımcılara detaylı açıklama yapılmadan farklı iki yürüyüş stili ile yürümeleri istendi. Yürüyüş sırasında da katılımcıların hareketlerinin yanı sıra biyolojik ölçümleri de yapıldı. Bilmeden mutlu veya depresif yürüme şekliyle yürüyüş yapan katılımcılara 40 farklı kelime sunuldu ve bunlardan hangilerinin onları tanımladığı soruldu. Sonra 8 dakika daha mutlu veya depresif yürüyüş yapmaları istendi. Yürüyüş sonrası 40 kelimeden olabildiğince çok hatırlamaları istendi. Katılımcılar araştırmanın gerçek amacını bilmiyorlardı, aslında bir hafıza testine katıldıklarını sanıyorlardı. Araştırma sonuçlarında ise mutlu yürüme şekliyle yürüyüş yapan katılımcılar kendileri hakkında seçtikleri pozitif kelimeleri daha çok hatırladıkları; depresif yürüyenlerin ise kendileri hakkında seçtikleri negatif kelimeleri daha çok hatırladıkları bulundu. Ancak beklenenin aksine mutlu veya depresif yürüyenlerin biyolojik ölçümlerine göre daha mutlu veya daha depresif oldukları bulunamadı. Anlaşılan 20 dakikalık bir yürüme duygularını çok da değiştirmemişti. Araştırmacılar deneyin tekrarlanarak aynı sonuçları verip vermeyeceğini merak ediyorlar çünkü benzer araştırmalarda yüz mimiklerinin, duruş şeklinin duygular üzerinde etkisi olduğu bulunmuştur. Belki de yürüyüş süresinin az olmuş olabileceğini de düşünüyorlar. Daha önce yapılmış benzer araştırmalardan biri, kaşlara botoks enjekte edilerek yapılmıştır. Bu araştırmada iki grup insandan birinci grubun kaşlarına botoks, diğer kontrol grubuna ise tuzlu su enjekte edilmiştir. Ardından kişilerin duygu durumlarının değişimi incelenmiştir. Botoks uygulanan grubun yüz kaslarının gevşemesi ruh hallerinde de gevşeme olarak kendisini göstermiştir. Tuzlu su enjekte edilen diğer grup ise önemli bir ruh değişikliği göstermemiştir. Yürüyüş şeklimiz hafızamızı etkileyip ruh halimizi etkilemiyor olabilir ancak başka araştırmalarda duruş, oturuş şekli ve mimiklerin ruh hali üzerinde etkisi olduğu bulunmuştur. Ruh haliniz üzerinde biraz değişiklik yapmak için duruşunuz ve oturuşunuz üstünde değişikliğe gidebilirsiniz. Belki biraz daha gülümseyebilirsiniz. Kendinize İyi Bakın. Kaynaklar: Cuddy, A. J., Wilmuth, C. A., Yap, A. J., & Carney, D. R. (2015). Preparatory power posing affects nonverbal presence and job interview performance. Journal of Applied Psychology, 100(4), 1286. Magid, M., Reichenberg, J. S., Poth, P. E., Robertson, H. T., LaViolette, A. K., Kruger, T. H., & Wollmer, M. A. (2014). Treatment of major depressive disorder using botulinum toxin A: a 24-week randomized, double-blind, placebo-controlled study. The Journal of clinical psychiatry, 75(8), 837-844. Michalak, J., Rohde, K., & Troje, N. F. (2015). How we walk affects what we remember: Gait modifications through biofeedback change negative affective memory bias. Journal of Behavior Therapy and Experimental Psychiatry, 46, 121-125. Wood, A., Rychlowska, M., Korb, S., & Niedenthal, P. (2016). Fashioning the face: sensorimotor simulation contributes to facial expression recognition. Trends in cognitive sciences, 20(3), 227-240. Veenstra, L., Schneider, I. K., & Koole, S. L. (2017). Embodied mood regulation: the impact of body posture on mood recovery, negative thoughts, and mood-congruent recall. Cognition and Emotion, 31(7), 1361-1376. #Yürüyüş #Yürüme #Hafıza #Beyin #Psikoloji #Hareket #YürüyüşŞekli #CBTTerapisti #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #DavranışTerapisi #izmirTerapi #izmirPsikolojikDanışman #izmirTerapist #izmirpsikolog #izmir #İzmirPsikolojikDanışman #İzmirTerapist #İzmirTerapi #İzmirPsikolog #İzmir #RuhSağlığı #HareketveMutluluk #HareketveRuhSağlığı #Beslenme #Mimik #Davranış #MutluYürüme #DepresifYürüme #Deney #KanıtaDayalıTerapi #Araştırma #AraştırmayaDayalı #Botoks #GevşeyenKaslar #YeniNesilDavranışTerapileri #KKTTerapisti #KKT #CBT #ACTTerapisti #ACT #BDT #BDTTerapisti #Psikoterapi #Terapi #KabulveKararlılıkTerapisi #BilişselDavranışçıTerapi #DavranışçıTerapiler #KognitifTerapi #Terapist #BilişselDavranışTerapisi #YeniNesilDavranışçıTerapiler #BaşarılıTerapi #KabulveKararlılık #Kabullenme #Şefkat #ÖzŞefkat #Mindfulness #Mindfulnessİzmir #Mindfulnessizmir #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveTherapy #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveBehavioral #Cognitive #Sağlık #SağlıklıBeslenme #FuatCanÇalışkan

  • Sınav Başarınızı Yükseltmek İçin 8 Öneri

    Sınav mevsimi yaklaşırken, her kademede ki öğrenci için dönem sonu gelirken, öğrenciler için sınavlara çalışmak ve hazırlanmak büyük önem taşıyor. Ancak çoğu öğrenci nasıl çalışacağını bilmiyor veya potansiyellerine ulaşmalarını engelleyen etkisiz stratejiler uyguluyorlar. Yeni araştırmalara göre, eskiden doğru bilinen bazı çalışma yöntemlerinin aslında yardımcı olmadığını göstermiştir. Örneğin, aynı derse uzun süre çalışmak veya aynı yerde çalışmak uzun süreli hatırlama konusunda yardımcı olmamaktadır. Bu araştırmalara dayanarak sizlere bu yazımda çeşitli öneriler sunuyorum. 1) Çalışma sınıfta başlar. Sınıfta anlatılan ve sunulanlara aktif katılım öğrenmeye ve ne öğretildiğini anlamaya yardımcı olur. Sorular sormak (kendi kendinize de olabilir) kişiyi pasif dinleyen olmaktan çıkarır ve aktif öğrenen kişi haline getirir. Aktif öğrenme ve öğrenilenleri eski bilgi, deneyim veya görsellere bağlamak; bunlar arasında bağ kurmak sınav gibi stresli durumlarda bile hatırlamayı kolaylaştıracaktır. 2) Öğrenin, sadece okumayın. Bazı öğrenciler hatırlayacaklarını düşünerek ders materyallerini tekrar tekrar okur. Ancak, bu şekilde öğrenirken, hatırlamayı değil, beynimize cevabı tanımasını öğretiyoruz. Örnek olarak şarkıya eşlik etmeyi düşünebilirsiniz. Şarkı çalarken sözlere eşlik edip şarkıyı biliyormuş gibi gözükebiliriz ancak şarkının sadece melodisi olduğunda (sözleri çıkarttığımızda) sözleri hatırlamada zorlanabilirsiniz. Bu durum beyninize şarkı sözlerini hatırlamayı öğretmek yerine tanımayı öğrettiğiniz için yaşanmaktadır. Daha etkili öğrenme yolu ise kendinizi sınamak ve öğrendiklerinizi prova etmektir. Hatırlama denemeleri hafızayı güçlendirebilir, beyniniz daha hızlı cevapları çağırabilir. Aynı zamanda kendinizi sınarken neleri hatırlamakta zorlandığınızı görebilir ve eksiklerinizi fark edebilirsiniz. Ders materyalini kendi kelimelerinize dökün, kendinizi sınayın, hatırlayamadıklarınızı görün, süreci tekrarlayın. 3) Uyku Her organ kendisini temizleme ihtiyacı duyar. Beyin de böyledir. Beynin temizlenme süreci uyurken yaşanır ve yeterince uyumadığımızda düşünmekte zorlanmamız, beynin yeterince kendini temizleyememesindendir. Yetersiz uyku sonucunda dikkat ve konsantrasyon, bilgi işleme, hatırlama ve problem çözme becerileri zayıflar. Çalışırken sabahlamaları bırakın ve uyuyun (ergenler için 8-10 saat, gençler içinse 7-9 saat). 4) Hatalar öğrenmenin ve hayatın parçasıdır. Hata yaptığınızda karamsarlığa düşmeyin. Olanları olumsuz yorumlayıp kendinizi mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürüklemeyin. Hata yapmak çok doğaldır. Öğrenmeye çalıştığınız şeyleri bilenler, bunları size anlatanlar bunları bir günde, bir saniyede öğrenmedi. Onlar da hata yaptı. Belki sizden az belki sizden çok. Hata yapmak kişiye yanlışa dair geri bildirim sağlar ve bunu düzeltme imkanı sunar. Olaylara bu açıdan bakın ve kendi öğrenme sürecinize engel olmayın. 5) Aralıklı çalışmak ve sırayı değiştirmek yardımcı olur. Konuları sıkıştırıp son anda çalışmak çoğu kişinin yaptığı bir hata. Ben de zamanında yaptım bu hatayı. Ancak çalışmalarınızı farklı zamanlara yaymak ve aralıklı çalışmak öğrenmenizi güçlendirir. Ayrıca çalışırken sürekli aynı sırayla çalışmamak, geriye doğru gitmek, sırayı bozmak da öğrenmeyi ve dolayısıyla hatırlamayı kolaylaştırır. 6) Ara vermek önemlidir. Çalışırken ara vermek beynin dinlenmesi için fırsat tanımaktır ve öğrenmeyi destekler. Dikkat süresine göre verilen ara sıklıkları değişse de verilen aralarda beynin çok uzaklaşmaması, dağılmaması önemlidir. Bu yüzden sosyal medya, TV veya oyun başına geçmek yerine yürümek, sohbet etmek, etrafı toplamak tercih edilebilir. 7) Pozitif bir bakış açınız olsun. Öğrenmeye çalıştığınız materyal size zor geliyorsa kendinizi olumsuz düşüncelere kaptırmayın. Başka yöntemler bulmaya çalışın. Daha küçük parçalara ayırıp öğrenmeye çalışın. Konuyu anlamak için temel bilginiz eksikse bu eksikliği gidermeyi deneyin. Kendinize başarısız damgası vurup pes etmektense şunu bilin. Hepimiz zaman zaman kendimizle ilgili, başkaları ile ilgili veya gelecekle ilgili karamsar düşüncelere sahip oluruz. Önemli olan bu düşüncelere rağmen ve bu düşüncelerle birlikte hedefinize gitmeye devam etmenizdir. Düşüncelerinizle savaşmak veya pes etmek yerine aklınızdan geçen düşüncelerin sadece varlığını kabul edin, sonra da hedefinize doğru gitmeye devam edin. 8) Stresi dizginlemek önemlidir. Belirli bir miktarın üstündeki stres sizi geriye çekebilir, becerilerinizi sınırlayabilir. Bunun önüne geçmek adına çok stresli dönemlerinizde size iyi gelen şeyleri bulun. Kendinizi sevin. Kendinizi maddi ve manevi besleyin. Düzenli beslenin. Sevdiklerinizle vakit geçirin. Kendinize İyi Bakın. #CBTTerapisti #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #DavranışTerapisi #izmirTerapi #YeniNesilDavranışTerapileri #KKTTerapisti #ÜçüncüNesilDavranışTerapisi #Terapi #Psikoterapi #KabulveKararlılıkTerapisi #DavranışçıTerapiler #BilişselDavranışçıTerapi #KognitifTerapi #BDTTerapisti #ACTTerapisti #BaşarılıTerapist #İzmirTerapist #izmirTerapist #İzmirTerapi #YeniNesilDavranışçıTerapiler #Terapist #BilişselDavranışTerapisi #BDT #CBT #KKT #ACT #BaşarılıTerapi #DiyalektikDavranışTerapisi #izmirPsikolojikDanışman #İzmirPsikolojikDanışman #Psikologlar #PsikolojikDanışman #izmirpsikolog #İzmirPsikolog #Psikoloji #Çalışma #Ders #DersÇalışma #Sınav #SınavKaygısı #SınavdaBaşarılıOlmak #DersÇalışmaYolları #BaşarılıÖğrenci #ÇocuğumSınavdaZorlanıyor #ÇocuğumSınavKaygısı #DerslerdeBaşarısız #Başarısızlık #DersKolay #KolaySınavÇalışma #Öneri #SınavaÇalışmaÖnerisi #DersÇalışmaÖnerisi #KabulveKararlılık #AcceptanceandCommitmentTherapy #AcceptanceandCommitment #Acceptance #Cognitive #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveTherapy #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveBehavioral #Eğitim #EğitimPsikolojisi

  • İlişkideki Çatışmaları Çözümlemek İçin Terapi

    İlişkide veya evlilikte, partnerleri birlikte tutan en önemli parça, çatışma çözümüdür. Aşık olma hali, uzun süre partnerleri bir arada tutsa da bu ilişkiyi bir yere kadar götürür. Ancak uzun vadede ilişkinin sürmesini sağlayan ve birlikteliği devam ettiren, partnerlerin ilişkiyi yürütmeye dair bağlılığıdır. Partnerler, bir birey gibi, kendi problemlerini çözme eğilimine ve içgüdüsüne sahiptir, homeostasisi koruma ve dengede durmaya çalışmaktadır. Ancak partnerlerin, yine, her bireyde olduğu gibi, işleri daha zor hale getiren kör noktaları vardır. Zaman zaman duygular o kadar yoğun olur ki partnerler tarafsız birisine olanları konuşmak, anlamak için ve bazı değişiklikler yapmak için ihtiyaç duyabilir. Bu noktada çift terapistine gitmek partnerlerin yararına olacaktır. Çoğu zaman çift terapisine giden partnerler bunu son çaba, son çare olarak düşünürler. Olaylar onlar için oldukça ciddi hale gelmiştir ve bir de bunu deneyelim diye düşünürler. Herkes tabii böyle düşünmez. Keşke kimse son dakikayı beklemese. Bireysel terapide de olduğu gibi çift terapisinde, insanlar terapiye acil durumlarda, kriz anlarında yönlenir. Bunun aksi olması hepimizin dileği. Erken müdahale, herkes için daha etkili ve iyidir. Bunlara paralel olarak partnerler terapiye geldiklerinde, genel olarak ayrılık öncesi son çare olarak bakarlar terapiye. Belli ki partnerler bu döngülere artık daha fazla katlanamadıklarını ilan etmiş, birlikteliği çözülmez görmüşlerdir. Ancak bu durumda bile herkes için hala iyi haberler vardır. Partnerler ayrılmak istemedikleri için terapiye gelirler (gönüllü geldiklerini varsayarsak). Dolayısıyla üstünde çalışmak istedikleri, değiştirmek istedikleri şeyler vardır ve ayrılmak istemediklerinden çaba harcama ve değişime başlama ihtimalleri yüksektir. İlişki içerisindeyken bazı şeyleri görmek partnerler için zor olabilir. En çok karşılaşılan sorunlardan biri de partnerlerin yaptıklarını farklı şekillerde anlamaları ve bu olanlara farklı yorumlar katmalarıdır. Bu noktada dışarıdan bir göz, partnerlere çok yardımcı olabilmektedir. Bu dış gözün partnerlere yeterince konuşma alanı vermesi de önemlidir. Partnerlerin birbirlerini daha iyi duymaları ve kendi iç seslerini sessizleştirerek duymaları önemlidir. Partnerler konuşurken terapist de verilen mesaj ile alınan mesajın birbiriyle uyumlu olup olmadığını kontrol etmelidir. Terapi süresince partnerler, problematik olarak tanımladığı davranışlar ve tutumlar üstüne de konuşurlar. Bunlar üstünde kontrollü bir ortamda tartışabilme imkanı partnerlere daha iyi gelmektedir. Bu örüntülerin farkında olmak, bunların varlığını görmek; üzerinde çalışma imkanı da sağlar. Kişiler günlük hayatta yaptıklarının onlara ne gibi sonuçlar sunduğunu görmeyebilir ancak terapi sayesinde buna dair farkındalık arttırılabilir. Terapi olanları daha net görmenize yardımcı olur. Farklı bakış açıları ve seçenekler sunar. Daha esnek ve bilinçli karar alma becerisini geliştirmeyi sağlar. Kendinize İyi Bakın. #İlişki #ilişki #Aile #Çift #Terapi #ÇiftTerapisi #AileTerapisi #Partner #Partnerler #Aşk #AşıkOlma #UzunVade #ÇiftTerapisti #ErkenMüdahale #KörNoktalar #İlişkideÇatışmalar #ÇatışmaÇözümü #İlişkideÇatışmaÇözümü #Çatışma #ObjektifBakış #TarafsızBakış #Problematik #Kontrol #KrizDurumu #Boşanma #Ayrılık #İlişkideKörNokta #SonÇare #DoğruTerapist #BaşarılıTerapist #DavranışTerapisi #izmirTerapi #KKTTerapisti #ACTTerapisti #UygunTerapist #İzmirTerapi #BaşarılıTerapi #Terapist #BilişselDavranışTerapisi #BilişselDavranışçıTerapi #BDTTerapisti #ACT #BDT #CBT #KKT #KognitifTerapi #DavranışçıTerapiler #YeniNesilDavranışçıTerapiler #YeniNesilDavranışTerapileri #ÜçüncüNesilDavranışTerapisi #ÜçüncüNesilDavranışçıTerapiler #ÜçüncüNesil #Psikoterapi #KabulveKararlılıkTerapisi #DiyalektikDavranışTerapisi #AcceptanceandCommitmentTherapy #Cognitive #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveTherapy #CognitiveBehavioralTherapy #CognitiveBehavioral #Acceptance #AcceptanceandCommitment #Hexaflex #KabulveKararlılık #izmirPsikolojikDanışman #İzmirPsikolojikDanışman #PsikolojikDanışman #Psikoloji #İnsanPsikolojisi #izmirpsikolog #İzmir #izmir #İzmirPsikolog #Uzman

bottom of page